Dikilmeyen yaralar, büyüdükçe büyüdü.
Kalem tutuyor, durmadan yazıyor.
Fakat yazdıkları, kâğıda sığmıyor artık.
Suskun dudaklar, konuştu konuşmasına.
Anlattıkları sel olup gitti, kayıp...
O mahzûn gözler, uykuları bölünen,
Düşe kalka yolları ezberleyen.
Nereye baksa; gördüğü, vîrâne.
Bu bir isyân değil, kalpteki söküğün dökümü.
Sıvası dökülen duvara yaslama başını.
Çünkü bir dokunuşluk cânı kaldı...