Siz ölüm görmemişsiniz

Kafam gökyüzü, kafam balıklar

Aramızda gezen bir şarkıyla başlıyor müjde

Artık yeni bir ağrı var 

Diye

Avazı çıkıncaya kadar bağıran örümcekle

Sahte paranın peşinden gidiyoruz

-ki yeni tanrı’dır-


Mökkem tut

Birazdan tuz serpilen kapı eşiğinde

Kar bir kağnıya eşlik edecek

Şerefiyle koza kurban giden

Kupa kızı

Ve kapalı piştiyle Kürtçe beş düşürülecek


Siz ölüm görmemişsiniz

Ateş derken kava bakın 

Bir kalabalığın yüzü ancak diyebilirim burada

Ancak hınçla betimlenebilir

Alnındaki kırışıkla

Maskeyle

Birebir karnınla gezinen

Sana bir sır verecek olan çocuk gibidir 

Umudum ki yolumdu

Büyüyebilir


Siz kürelerin devletinde 

Kareden 

Siz bire bir güveyle birlikte

Grev hakkı lokavta çarpmış

Zamandan kâr eden çürümenin esirisiniz kapıların

Onun katında yalan, gerçeğin sağlamasıdır

Bunu unuttun

Onun katında Mekke en azından benim için

Onun katında Mekke senin kokun

Onun katında suyun anlamı düşmek 

Onun katında kuşun kanadı koparılmamış

Onun katı kuytu

Onun katında ben yoktum


Siz ölüm görmemişsiniz

Siniyle sofraya aç oturmayıp

Yumruk yememişsiniz yakanızdan belli

Susarak kendiyle çelişen ifademi

Sen değil baban İstedi


Göğsüne kalbini ben soktum diyemem

Ben

Bilhassa benle bilenen bir bıçak gibi

Birinin özneye anlam kattığını bilerek

Kesiği kendi çapında bir yarayla

Ben bilhassa gövdemle övünerek

Gölgene yaklaşıyorum 


Siz ölüm görmemişsiniz

Ben kör bir usturayla

Sahte bir deriyle üstelik

Tezgahımda pis bir biz

Tezgahımda giz biliyorum