Hayır, itidal
Ben bir gerçek biliyorum.
Yağmurun çamur ettiği damlardan iğne yaprakların zeminde kızardığı ormanlara
Yerden mesela göğe
Belki alnıma vurulan bu damganın aslında nasıl bir nihayetin evveli olduğunu
Ama çıldırmadan kavuşmayı bilen insanlar
Utanmanın gerçeğe ne kadar dokunduğu
Çocuklar
Güzel kızlarla kazanan erkekler
Çok güzel kızlarla kırılmış, küsmüş erkekler
Su ile toprak kadar akılları başlarından gitmeden
Bir şey öğretecekler
Konuşurum, anlamanın delikanlılığıyla
Şayet Rüstem'e kalmıyorsa babasının cüzzamı
Ve İsmail'i kesmeyen bıçak Simurg'un kendisiyse
Oturup anlatabilirim burnumdan akan kanı bile gerçek diye
Benim ardımdan öfkeli rüzgârlar gelir
Rüzgârlar bir yumruk sıkımı aklımdan
Aklım başımdan
İşte başım Kerbela'dan
Bir Zeyneb'in kucağında
Ama itidal
Öyle kızıl şafaklardan, tren yollarından
Beklenirken yahut anlaşılırken değil
Flamalı gençlerin sözlerinden değil
Mecburiyetinden gelecektir.