Hiç sahiplenemedim.
Her aşk emanet gibi dururdu üzerimde.
Ya dardı kolları, sıkardı beni.
Ya uzundu paçaları, yıpranır eskirdi.
Ya da zaten benim kalıbım değildi.
Hele bir de başa bela özgürlük diye bir şey vardı ki
Ne benim olmayan yatak odalarında, kapı önünde durmayı bildi.
Ne de koyduğum avuçlarda, yerini yadırgamadan durabildi.
Zamanı geldiğinde emanetini alan
Gitti.
Ama
Hala inanmıyorum senin gittiğine.
Yokluğunda bile,
Rakı bardaklarıyla öperdin beni.
Birkaç kadeh sonra gördüm.
Elimde bana ait olmayan çizgileri.
Çizgilerinden tek tek öperdim.
El falında hala çıkar dudaklarımın izi.
Şişenin üzerinde kendi yansımamda gördüm seni.
Böyle olmamalıydı sanki.
Okulda böyle öğretmemişlerdi.
Boş ver.
Yerin dibine girsin zaten eğitim sistemleri.
Şairlerin kitaplarını yasaklayan okullarda,
Ben Osmanlıca da severim seni.
Ey dîl-i zâr'ımın pây-i tahtında
Boynum yerine sadr'ıma vuran ünsâ.
Âlem-i cihanda âdim-ün nazir, dilberler dilberi.
Yüzün avuçlarımın içindeyken,
Alınlarımız birleştiğinde karışmış alın yazılarımız demek ki.
Hep, gülerken peçetenin kenarıyla sildiğin rimeline benzetirdim geceyi.
Hani
Bütün gök, yüzüne dağılmış gibi.
Tek fark vardı, belki
Onun
Biraz deniz, biraz cennet bakardı gözleri.
Her gece
Biraz kara, biraz cehennem şimdi.
mocan
2020-09-08T18:01:36+03:00eski edebiyat kısmından sonra kendi içinden çıkıp çok iyi iş çıkarmışsın. şiire girmen şiirin yarısından fazla sürmüş. şiire başlamak için ilk cümleleri kafanda kur ve en makul olanıyla gir derim. kıymetli şeyler yazıyorsun :)
İbrahim
2020-09-08T17:10:46+03:00"Hele bir de başa bela özgürlük diye bir şey vardı ki"
Benim de en çekindiğim noktadır bir ilişkide özgürlük.
Kaleminize sağlık.
Emine Yaren Altınbaş
2020-09-08T17:09:55+03:00"Hep, gülerken peçetenin kenarıyla sildiğin rimeline benzetirdim geceyi.
Hani
Bütün gök, yüzüne dağılmış gibi"