Hep aynı resim dönüyor sinemaskopta
Bir kadın ve bir erkek gözü
Yuvarlak ve kör harfler üzerine yeminler etmiş
Gören göz değil
İkisi de öğrenmiş
–
–
Leyla’nın gözleri bilmem kaç dereceden miyop
Uzakları yakın ettiğini zannediyor
Kays hep gözünün önünde
Aferin Leyla!
Biliyorsun, gören göz değilmiş.
Leyla’dan bir parça ip ödünç alıyorum
Mecnun çöllerde divane olsun
Bizim burada trafik hızlı akıyor
İnsanlar köprüden bahsederken
‘Yeşil gösteriyor’ diyorlar artık
Ben yaktım köprüleri, tam ortasındayken
–
–
Ferhat’ın ellerinde bir avuç toprak
Yetiyormuş Şirin'le ikisine
Bir göz oda belki birkaç parça kap kacak
Köprüde yanarken Ferhat’a betonarmeyi anlattım
Güçlü kolonları zayıf kiriş tahkiklerini
Boşuna kazma dedim
-sen belki bilmezsin-
Dünya yuvarlak, yine başladığın yere gelirsin
Hoşlanmadı bu dediğimden
Avucundaki toprağı suratıma fırlattı
Söndü yanışım, küle döndüm
Şirin’in evi başına yıkıldı
İki yumruk toprak, dövdü betonarmeyi
–
–
Avucumun içinde külüm
Dediklerine göre yemyeşil akan bir maviliğin üstünde
Yanık, kavruk ve en az Bilal-i Habeşi kadar esmerken
Götürdüm ellerimi kulağıma
Sesini duydum hazretler içinden
Hazreti sen
Adın artık dökülmüyor dudaklarımdan
Üç kere öpüp başıma koymuyorum hiçbir ellerini
-ki senin ellerin Musa’nın yardığı denizi suyla dikmiştir-
Leyla’nın ipini, Ferhat’ın toprağını çaldırdın
Kör harflerden yapılma ipi bileklerime geçirdim
Köprünün ortasındayım
Gözlerini aklıma getirmiyorum
Aklımı gözlerine götürüyorum.