Osman Bingöl

Hep aynı resim dönüyor sinemaskopta

Bir kadın ve bir erkek gözü

Yuvarlak ve kör harfler üzerine yeminler etmiş

Gören göz değil

İkisi de öğrenmiş

–

–

L...

Mizahı sert bu şehrin.

Cinsiyet ayırmıyor

Burada herkes her şeye gebe.

Fakat hala şehrin en İstanbul'u!

Geceler sanki sessiz sinema

Bazısı Asyalı

Bazıs...

Kabuğu sana meyilli

acısı bana

diş aramda biriktirdiğim işteş sancılar

çıkışı yok

kaçışı yok

bir düş kırığından bütün hamasetim

başkaldırmam başkaların...

İkincisi sondan eklemeli

İlki yine sondan eklemeli

Üstüne bükümlü ve

çokça küfürlü dillerle iletişiyorduk.

Kuru soğuk ve

hep tozlu bir diyalektik ile.

...

Çok güneyde kalıyorduk

Güneşten nasibimizi fazlasıyla almıştık.

İki kişiydik ve aynı İstanbul’dan hoşlanıyorduk.

Otobüse binene kadar hep bir sınır olduğu...

herkesin üstünkörü herkesleştiği

tanıdıkların ehlen geçiştirilip

borsanın çocukların ağzında kurlandığı

ne yazık hepimizin

ölen bir arkadaşının olduğu ya...

çakıl taşı renginde terziden düşme sandaletlerim

parmak aralarımda taşıdığım genç ölümlerin kurumuş toprağı

yıkanmaktan sararmış sarı kısa pantolonumla

ar...

cezvede kahve, fincanda fal niyetine

her şeyi tersine çevirip soğumasını beklerken

günahkar bir cüretkarlıkla

anadan üryan olmasa da soyundum.

yalnız hat...

Saçların şiir diye saçılır,

anlayana dantel gibi örülür,

bilmeyene biraz da siktir çekilir.

Gözlerin yitik cennet tasviri,

uğruna ölünmez, ancak yaşanır....

Evi okula yakın olan derse hep geç geliyor

bütün derdimiz bundan ibaret

kurmalı oyuncak gibi bozduk tüm duyuları

mutluluktan ağlak olmak

yahut

henüz sin...