Saçların şiir diye saçılır,

anlayana dantel gibi örülür,

bilmeyene biraz da siktir çekilir.

Gözlerin yitik cennet tasviri,

uğruna ölünmez, ancak yaşanır.

Aşağı taraflarının aşağı kalır bir yanı yok.

Hani boynunun kıvrımlarından inip

nefes alınacak bir yer var ya.

Kör değilsin, illaki duymuşsundur,

gerdanın diyorum

40 kuyumcu kurban ettirecek kadar güzel.

Fakat hiç haberin yok İbrahim'den,

gökten inen koçtan yahut nominal faizden.

Aldıklarını, verdiklerin kadar sanıyorsun,

hep yanlış sayıyorsun.

Bağır, çağır kahır yüklü dudakların,

hiçbir şey anlatmıyorsun.

sadece gözlerin bir film şeridi gibi geçiyor.

Akılla mantıkla izahat bir yere kadar.

Saçların şiir saçılası,

hatta dantel gibi örülesi,

bilmeyene biraz da siktir çekilesi.

Tek rüyadan 40 tabir çıkartır, falcı bacı küstürürsün.

Kork,

Henüz, hiçbir denklemde yan yana çarpılmadık.

Hiçbir organik bağda yazılmadık.

Tamamlanmak için hep dördüncü karbonu bekledin.

Araya zaman girmesin,

günlerimiz aymıyor

aydınlık yarınlar ellerinin ışıltısında.

Korkma,

Işık halâ aynı hızda eskiyor,

Sağır değilsin, illaki görmüşsündür

İsmin gönlümün izafiyet teorisinde.

Düzgün aralıklarla düşmeye müsait

Aralık bir sonbahardan kaçan

Herhangi bir iyi niyetin habercisi

Ne giyse yakışmayan ama

İçinde bulunduğu her şeyi güzelleştiren

Adı ipek şallardan yazılmış,

buğulu camlara nefeslenmiş,

adı ağaçlara kazınmış bir kadınsın.