Çok güneyde kalıyorduk

Güneşten nasibimizi fazlasıyla almıştık.

İki kişiydik ve aynı İstanbul’dan hoşlanıyorduk.

Otobüse binene kadar hep bir sınır olduğunu biliyorduk az ileride

Gözlerimiz çokça karaydı ve tembihlenmiştik üstelik,

karşımızdaki Antepli çıkana kadar

Antepli oluyorduk

Antep hep biraz esmer kalıyordu,

Biraz da Türk.

Oysa biz hep esmerdik.

Hesaplıyorduk bindik bineli,

evden ayrılmamız bir çocukluk ediyordu.

Daha yoldayken unutuyorduk,

neden yola çıktığımızı.

Antep’e kadar her şey güzel gidiyordu

İlk Pozantı’da dinleniyorduk.

Pozantı da çok Türkçe kalıyordu.

İç Anadolu çok büyük geliyordu,

Afyon’a hep gece varıyorduk

En çok biz üşümüyorduk o çok bilindik dinlenme tesisinde.

Hani yolda filan olur ya,

o meşhur abimizin çok ihtimalli şiirini dinliyorduk.

Tuz Gölü'nü peri masallarındaki gibi varsayıyorduk ama

bizim külüstür 403 oraya hiç uğramadan devam ediyordu.

“Bu yol bitmiyor Mahsun!”

Daha Ankara’ya yeni varmışız.

Ankara beklediğimizden düz çıkıyor

Aşti hep sulu bir yemekmiş gibi geliyordu.

-Bu Ankara’dan ilk geçişim,

daha sonra muhakkak geleceğim-

Saydım Bolu Tüneli'nden geçerken

İki dakika otuz yedi saniye sürüyor.

Ah çocukluğum,

keşke sen de böyle uzun gelseydin.

Tüneli geçince şoför uzunları söndürüyor.

İleride bir tabelada Bilecik filan yazıyor.

“Mahsun, oğlum biz daha dün geçmedik mi burayı?”

İkiz memleketmiş, hani şu içinde hep memur olan.

Bu nasıl Marmara kardeşim,

bir damla deniz görmedik.

Sakin ol Mahsun!

Sen toz bulutlarıyla büyüdün.

Ahanda az ilerde görüyoruz denizi

“E bunun boğazı nerede?”

Dur be hıyar!

Koca deniz bu.

Konu denize gelince sabretmeyi bileceksin oğlum.

Her tabela biraz daha yaklaştığımızın habercisi.

Biz Mahsun’la aynı kıza aşık olmuşuz.

Ama sorun yok

Biliyoruz,

kız ikimize de bakmaz.

hala hesaplıyorduk kaç saatte geldiğimizi.

Sonunda gişeleri geçince anlıyorduk

Sevgili Mahsun,

hesabı yanlış yapmışız.

evden ayrılmamız

iki çocukluk ediyordu.

Eve dönmemiz ise 24 saat.

Ey yüce İstanbul!

Biz seninle savaşmaya gelmedik.

Ne biz seni yenelim,

ne de sen bize yenil.

Civanmertiz anlayacağın.

Sana 'anne' diyebilir miyiz?