İnsanoğlu ne tuhaf bir yaratık değil mi? Ve bence en büyük tuhaflığı gerçekleri yaşayamaması ve bunu bildiği halde kalıplaşmış maskeler altına sığınması…


Neden böyle yaptığını bilmiyorum ancak gerçeklerden ziyade sahte şeyleri tercih etmesi, acaba onun acizlik göstergesi miydi? Üzerinde en çok düşündüğüm ve kitabımın asıl konusu olan kısım da tam burada başlıyordu zaten. Biliyor musunuz? Onca kalabalık arasında yalnızlığında dahi yalnız kalmış insanoğlu. Evet, ilginç bir cümle ve bence üzerinde düşünülmesi gereken bir cümle: “Onca kalabalık arasında yalnızlığında dahi yalnız kalmış insanoğlu.”


Ve yine bakıldığında, sosyal medya denen mecra üzerinden, hayali olarak sosyalleşen insanoğlu… Fazlasıyla gerçek olmayan bilgiler, gerçek dışı sevmeler, yüzeysel alışkanlıklar…


Bunları yazmak içimi bunaltıyor, sanki nefes almamı engelliyor. Ama yazmazsam da olmayacak çünkü her yazdığımda bu toplumun benden çok uzak olduğunu ve ona ait olmadığım gerçeğini görüyorum. Aslında bu gerçek beni mutlu ediyor çünkü bu toplumun gerçekleri kaybeden, sahte kimlikler içerisinde kendisiyle bütünleşmiş yalanlarından olmak istemiyorum. Umarım olmam da. Zaten bu yüzden yazıyorum bu kitabı. Neyse, burayı sanırım fazla uzattım, ben asıl konuma devam edeyim. Ne demeye çalıştığımı aslında çok net bir şekilde anladınız. Muazzam bir tüketim toplumu olduk fakat işin en garip yanı da; daha çok kendilerini tükettiklerinin farkında olmalarına rağmen farkındasızlığı tercih ederek kendi karakter bütünlemelerini yok ediyor insanlar. İnsanoğlu en büyük hatasını egolarına yenik düşerek yaptı. Çünkü bütün insanlık döneminin en bilgini sandılar kendilerini fakat yalnız bir adaya düşseler, hep o hayal ettikleri gibi, asla orada yaşayamazlar, zira ne bir bitki ekimi gerçekleştirebilirlerdi ne de doğanın kanununu gerçekten biliyorlardı… Sadece bildiklerini sandılar, sevdiklerini sandılar, sosyalleştiklerini sandılar ve hatta yaşadıklarını sandılar.



Bu kısmın devamına kitabımda yer vereceğim. Bölüm bölüm gerçekliği sorguladığım, gerçeklerin aslında gerçek olmadığını ve her gerçeğin içerisinde bir gerçek olduğunu bildiğim gerçeğini, yazmış olduğum kitabımda arıyorum. Umarım bulabilirim. Yakında, bulduğumda sizlerle buluşturacağım. 


Kim bilir, belki bulamam ve her şey yarım kalır ve ben de kayboluşlar içerisinde kaybolur giderim. Kim bilir ki?


Taha Yasin Karabay (17.08.2021)


Yazılar telif hakkına tabidir.