Aşağıda Isfahan ışıkları
Kızıl bir duvar ufukta
Dünyanın son noktasıymışçasına
Sanki oradan öteye geçmek imkansızmış
İmkanım olsa da bir su döksem Furuğ'a
Kadılar buna bile izin vermeyebilir ama
Hele de bana...
İmkanı yok gibi pek
Ben de cenazesi yapılmayacak bir kadınım onlara kalırsa
Çok şükür!
İyi ki böyle bir kadınım
Selam sana Furuğ
Selam aynaya bakıp ağlayan tüm kadınlara
Selamsız kalsın ruhları masummuş gibi yapan
Gerçek masumları mezar taşına kaldıran alçaklar
Hangi peygamberin suresine inandılar acaba
Oysa Tanrı yargılayacak yalnız bizi
Hala oradaysa tabii
Çünkü bilirsin en çok yaratıcılar utanır yarattıklarından
Yaratılanların üstüne yatan kadılar
Nereden bilsinler ki bunu
Hapse girer miyim bunları yazdım diye
Gerçek bir şair hayatı olurdu işte o zaman bu
Parmaklıklar ardı zor da
Göz hapsine alırlar kesin beni
Hele de Ortadoğu'da
Anadolu da ondan pek uzak değil ya
Ayıplanmanın 4 duvarı arasında volta atarım
Çoktan vurulmuş uçurtmalar asarlar tavanıma
İnci inci diye ağlar içimde bir çocuk
Ardı ardına yanar ağıtlarım
Prangalar bir olur ayaklarımla
Hasretinden kendimi eskitmeye başlarım
Bak Nesimi'nin de kapalıydı yolları
Ne yapabildi ki?
Ayyukla yakın olunca
Ne kadar da parlak yıldızlar
Güneş de belki daha çok yakar çürümüş kalpleri
Nefret değil hissettiğim yanlış anlama
Furuğ olsaydım diyorum şimdi ne yazardım
Bu kelimeler dökülüyor ellerimden
Hepsi bu
Saçlarını bir daha tarayamayacağından korkan
Kaç kadın daha var acaba altımdaki adada
Sanki yıldızlar inmiş körfeze
Sanki elimi uzatsam toplayabileceğim hepsini
Furuğ gibi yazmak çok zormuş
Üstelik onun yaşadıklarını hiç yaşamadan
Düşündüğümden erken bırakıyorum bu şiiri
Çünkü o da demişti
"Anneme dedim ki artık bitti,
Hep düşündüğünden önce gerçekleşir olacak olan,
Gazeteye baş sağlığı ilanı vermeliyiz”
Hadi şimdi namaz kılalım
Furuğ'un ve cenazesi kılınmayan tüm kadınların sesi üstünde