Bilmem hangi çağın bilmem hangi huzursuzluğu
bilmem kaçıncı sabahı devranın
şu aydınlığın suratına kapattığım perdeler
bilmem kaçıncı düşün pişmanlığı
az nezaket az incitme endişesi a dostlar!
dilimdeki bu yaralar yükümün sırrını bozuyorlar.
Bozsun! Bozulsun!
ne hayır gördüm örtbas etmekten
gizlemekten,
üstesinden gelemem kaygısıyla köşe bucak gizlenmekten.
İçimde ayaklanan tüm suçluları yuttum
yüzüme aynalar tuttum.
ağırlaştı dilim, odam iyice daraldı.
alıştığım güvenli sessizliği gözden çıkardım
korkumu ızdırabıma dürdüm
sonra gözlerimin içine baka baka sordum:
Henüz bu yaşta bu ne hevessizlik?
Bu umarsızlık...
Henüz pişmeden yemeğim bu tokluk...
Daha başlamadan mücadeleye bu yorgunluk...
Ne kazandım ne kaybettim
Şu ufku seçilmeyen bulanık yolun neresini yürüdüm
ne gördüm niye ürktüm
Bu isteksizlik, bu ağırlık hali gövdeme çöreklenen
niye?
Medine Yalçınkaya
2020-09-28T07:54:04+03:00Bütün bir şiir bu soruları sormak içindi sormasam olmazdı Mustafa, çok teşekkür ederim 🌿
Medine Yalçınkaya
2020-09-22T19:35:34+03:00Çok teşekkür ederim Yaren🍁
Emine Yaren Altınbaş
2020-09-22T16:11:47+03:00"Henüz pişmeden yemeğim bu tokluk..." kendini çok güzel sorgulayan bir şiir olmuş Medine.Kalemine sağlık.
Medine Yalçınkaya
2020-09-22T14:18:38+03:00Sanırım yazmak için en itici güçlerden biri bu Yusuf, çok teşekkür ederim 😊
Yusuf Sun
2020-09-22T14:11:19+03:00Baştan sona isyan eden bir şiir yazmışsınız. Keyif aldım okurken. Tebrik ederim.
Medine Yalçınkaya
2020-09-22T10:22:24+03:00Teşekkür ederim Birkan 🌿
Birkan
2020-09-22T10:20:05+03:00Gerçekten insanın içindeki düşünceleri açığa vuran,anlatımı güzel bir şiir olmuş.Eline sağlık.Fotoğraf desteğiyle beraber de tam oturmuş. :)