Ne demeliyim, ne yapmalıyım, artık birilerine nasıl yük olmamalıyım, nasıl ilerlemeliyim, içimdeki karanlığa mı yoksa dışarıdaki karanlığa mı inanmalıyım? Bu soruları soruyorum kendime her zaman. Belki başka insanlarda soruyordur, bilemiyorum...


İçime dönüyorum, yalnızlığım beni hapsediyor.

Dışarıya dönsem kötülük beni sarıyor... Ben kendini bilemeyen biriyim. Artık insanlara ne yapacağını, onlara tek başına nasıl yararlı olabileceğini bilemeyen biri...


Ben bazen bir Neşet Ertaş türküsü açıp geçmişe giden biri, bazen bir Müslüm Gürses şarkısı dinleyip hayata ve birçok şeye itiraz eden biriyim.

Bazense bana bu dünyanın geçici dünya olduğunu hatırlatacak müzikleri dinleyen biriyim.

Bunca şeye rağmen insan kendini bilemez mi?

Evet bilemez. Ben kendimi bilmiyorum. İsteklerim belli, hedefim belli ama ben belli değilim...


Ben kendimi bilmiyorum günlük. Kendimi her zaman tanımaya çalışıyorum kimim ben, ne bilmem gerekiyor diye. Edep, ahlak, insaniyet?

Hayır,, o yönlerim var benim, biliyorum. Ama ben bende başka bir ben istiyorum. Bu ne zaman belli olur, sanırım zaman gösterecek.