İki gün önce öldürüldüm ben
Gaddar bir cümlenin ardından, gaddar insanlarca gömüldüm
Avrupanın orta yerine öteki olarak doğdum. Yırttım hırsızı gizleyen perdeyi ve sokak ortasında uyuyan insanlığı uyandırdım.
Uykusu kaçanlarca uydurulmuş bir kanunla iki gün önce öldürüldüm
Ortadoğunun şaşkınlığına peygamber olarak doğdum. Zulmün arefesinde zalimin kalbine iman getirdim.
Savaşçının eline kılıç, alimin eline kalem
çocukların eline elma şekerleri verdim.
Çok değil iki gün önce, şekerden korkanlarca öldürüldüm.
Kızıl bir gecede Afrika'da bir annenin tasına doğdum.
Soğuk sofralara buğday ekmeği getirdim
Kadınlarına şiir okudum,
gözleri şaşkınlıkla gülerken,
saçlarına hiç görmedikleri renklerde çiçekler taktım. Kalbim güllerle doluyken, çiçek sevmeyen adamların öfkesiyle öldürüldüm
İki gün önce öz yurdundan edilmiş sesi kısık bir göçmenin dudağında,
bugün huzursuz bir yahudiyim Filistin topraklarında.
Korkusundan utanan asi...
Yalınayak, yorgun, inançsız bir asker savaş alanında...
Savaşa bu kadar düşmanken en ön safta kalbimin orta yerinden vuruldum.
Az sonra Arabistanlı bir kadının karnına doğdum.
Gözleri berrak kız çocukları doğurdum
Gömüldüm. Tüm pişkinlikleriyle üzerime çiçekler koydular.
İki gün önce ölmüştüm, hem de defalarca.
Yeniden doğmak gerek bugün
Peki kim ister kurtarılmayı?
Peki kim öldürmez kurtarıcısını?
Hele hele cılız bir cüsseyi ya da çirkin bir kadını kim kurtarıcı sayar?
Ya da unutun gitsin!