Merhabalar,
Diyerek girmedi içeri, pek tabii.
Koltuğunun altına sıkıştırdığı yarım şişe şarap —ki 75 cl rahat vardı o sürahide— ile girdi içimize mi desem, yoksa kanımıza mı, bilemedim.
Kalın kadın butları hakkında epey geniş bir bilgi-yorum yelpazesine sahipti abimiz. Konuştu da konuştu. Yeri geldi, susmadı. An oldu, yine susmadı.
Hemen sonra yahut aniden:
Susmadı XD...
O konuştukça ben dinlemedim. Ben dinlemedikçe o içti. Ben de içtim.
"Çeeeek!" diye bağırıyordu parkın ucunda bir müptezel.
Üçlü fişeğe abandığı o kadar belliydi ki ciğerlerimiz arefe günü gibi etti; bayram edemedi. Biz suluyduk, sulak sularda yalın yalın yalnızdık.
Ben ve o.
Uzun boylu. Komünist bıyıklı sürahi abi.
Dedik ona: Sürahi Abi.
Taşıdığından bir sürahi şarap.
Ama gel gelelim, asıl mesele bu değil.
Bir gece yarısı... Sandığı karısı olacak kadın, vurduğundan beri onu alnının ta çatısından, hayatta değilmiş.
Ben o gün anladım, kendi kendimle konuşma işini ne kadar ilerlettiğimi.
Artık onlara soyut, kimliksiz ama bir o kadar gerçekçi etten maskeler takıyor, bedenler uyduruyordum.
Bundandır, aklımın çelindiği hep; hissiyatımı çalmayan bedenlerle tepişirken aklıma takılanlar ve dağılan dikkatim.
Sordum ona, yani aslında kendime sorduğumu bilmeden:
— Konuşur muydun benimle ölümün olsa bu
— ve öldürmek olsa benimle birlikte benliklerimi, fıtratım?
Bir cevap yok tabii.
Kolay mı lan öyle? Biz bu laf cambazlığını 27 yıl/gün, 48 yıl/gecede yaptık. Üst üste osursan dağılacak Sikambil kağıtlarından...
Sikambil, benim uydurduğum bir oyundu.
Bilir miydi konuşmayı benimle? Ben alıp onu oraya koymasaydım.
Bagırmasaydim sokak ortasında sokagin ortasinda bagirilmaz deyü bizzatih-i kendi icime istanbul’un fatih-i (Ne?)
Söyle bana: Lara Plajı civarında sıkıntılı bir alkolik var mı?
Waiting for your confirmation, and just a kindly reminder: Hiçbir şeyin anlamını arama. Sadece keyfini çıkar.
—Bu metnin dahi—
İnsan ancak yeterince yalnızken götüyle şu iki şeyi yapar:
Osurmak
Uydurmak
Konu hakkında konfirmenizi bekliyorum.
Bektaş Şenel
2024-11-19T02:18:24+03:00Bazen her şey dağınık. Yabancı. Görüntü ne yaparsan yap soyut. Her şey oldukça sonlu. Hiçbir şey önlenemez. Bazen gecenin flu vakti, içinde osurmak geçen bir deneme yazarsın (yazdın) veya içinde reçel geçen bir şarkı yaparsın. (yaptım) Dünya böyle. Saçmalamayan saçmalıyordur. Devam