Sevgili Mert,

Bu kadar kısa zaman sonra senden yanıt gelmeden yeni bir mektup yazmayı düşünmesem de -açıkçası yeni bir mektup gelse de bu mektuplaşma işine son vermeyi düşünüyordum- son yazdığın mektubun etkisinden çıkamadığımı samimiyetle söylüyorum. Son yazdığın mektupta intihar fikrini eyleme geçirmeye yönelik olarak seçtiğin kelimeler aklımı bulandırdı. Bunun üzerine yazdığım mektupta şahsıma yönelik ithamlarda bulunmaya başlayınca ben de fazlasıyla sert bir dil kullanmış olabilirim. Merak ettiğim bu sebeple mi yeni bir mektup yollamadığın. Öyleyse hem mesleki olarak hem de ortada bir insan hayatı söz konusu olduğundan insani olarak üzüntü duyduğumdan yeni bir mektup yazıyorum. Son mektubumu yazmamın üzerinden yaklaşık beş gün geçmesine rağmen hala cevap yazmayınca aklıma kötü şeyler geldi. Bir insanı yaşamına son vermek gibi bir eyleme iten sebepler nelerdir? Günlerdir bunu düşünüyorum. Sen ilk mektubundan bugüne kadar bu sebepleri anlatıyorsun. Başına gelen onca kötü şey belki de bu eylem için yeterli ama yine de bir umut olmalı diye düşünüyorum. İçine düştüğün bu çukurdan çıkabilirsin. Seni teselli etmek, kandırmak için söylemiyorum. Yeni bir iş bulabilirsin. Sonrasında yeni biri girer belki hayatına. Evet gerçekler de var. Bu yol belki -belki değil büyük ihtimalle- çetrefilli bir yol olacak. Söz gelimi aylarca iş arayıp bulamayacaksın ya da uzun bir süre hayatında biri olmayacak. Bütün bu kötü olasılıklar olduğu gibi hayatında iyi şeyler, iyi insanlar olabilir. İyi insanlar var, inanıyorum. 

Mert, bugüne kadar aramızdaki ilişkiyi bir danışan-danışman mesafesinde tutmaya çalıştım. Belki doğrusu da o mesafeydi. Şimdi ise sana sen diye hitap etmekte sakınca görmüyorum. Bu mektuplaşmalar benim meslek etiğimi de zedeliyor. Buna bir çözüm bulmamız gerekiyor. Benim senin dışında da onlarca danışanım var. Her sorunu hayatımın tam ortasına yerleştirme olanağım yok. Kaldı ki bu da etik değil. Önceki mektubuma cevap vermedin ama kötü düşünmek istemediğimden hala umut ederek senden en kısa sürede cevap bekliyorum. Unutma Mert, iyi insanlar var. 

                            

Ender AÇIKEL