Barok dönemi yazarı M. Pavic'in bu kitabı bir dönem kitabı olarak önümüze çıkmaktadır. M. Pavic'in Sırp halk deyişlerinin, inançlarının değerlerinin, ilişkilerinin rahatlıkla fark edilebileceği eseridir.
Kitapta benim en çok beğendiğim 'Soru İşareti Hanı'nda öyküsü oldu. Birbirleri ile meyhanede sohbet eden kişilerin aslında birbirlerinin öykülerinin kahramanları. Bunun farkına varana kadar öykü çok sıkıcı ve zor anlaşılır bir halde devam ediyor. Ortaya çıktıktan sonra ise öykü diğer öyküler gibi okuyucuyu içine çekmeye başlıyor.
Yazarın kullanmış olduğu dil ve anlatım tarzı okuyucu yoracak ve anlayabilmek için mücadele vermek zorunda bırakacağı tarzdadır. Bundan dolayı kitap, okunurken ara sıra uyku moduna geçilebiliyor. Yazarın okuyucudan istediği şey de tam olarak bu sanırım. Çünkü okuyucu uyku moduna geçerken yazar bunun farkındadır ve okuyucu uykuya daldığı anda bir hamle onu uykudan uyandırmaktadır. Yazar siz uyuyan okurken size ne yaptığının bilincindedir. Okuyucu uyku moduna geçtiğinde onu birdenbire baş aşağı sarkıtarak onu tekrar kitabın içine çekmektedir.
Kitap okuyucuya kendini sunmak yerine onun kendisini keşfetmesini ve bulmasını bekliyor. Ancak bir kaşif olarak hareket edildiği zaman kitap tam anlamıyla kendini okuyucuya sunuyor. Bunu yapabilen okuyucu yazarla bir bağ kurabiliyor.