Ben yaşamı yaşamaktan tanırım

Alırım güzellerin ahını, muhtacına veririm

Ölmezsem de büyürüm kibrimle

Kimseler dokunamaz mihnetime, kuşkuma

Sevinçlerime toprağın üstünde


Rüzgarları çağırdım yar olanın kapısına

Sürdüm kanımı omuzlarına rütbe sandı

Yolları izlemek hamuşa cehennem

O yürüdü, o izledi, o yandı.

Kara tohumlar serptiler yalım yüreğime

Sabahı bilmez kapıma şeytan dayandı

-ey genc-i nûş-dâru ber hastegân gozar kon-*

Yar uyandı.


Yakam ilişmez gülün sayesinden

Dikene veririm reyimi goncalar patlasın

Şehirlere kanlı tamburlar gelir kargo paketlerinde

Telleri ölümden konuşur

İnsanlar beyaz giyer umar yolu ararken

Komşulanırım, ahbaplanırım, dostlanırım ben

Yar olan yine kendinden bilmez uyarken


Kuşları doyurdum özgürlüğe

Kondurdum siyah penceresinde al perdeler

Kıyılıp kanatlandılar bir pare neşesine

Suya düştü yar yüzünden handeler

-merhem be-destü mârâ mecruh mi-gozari-**

Yarin gül yüzünden handeler

Nerdeler?


Ben ölümü yaşamaktan anlarım

Eskitirim camekanda fiyakalı sözleri

Bir sürü hüzünden koparıp gerçeği

Yaşarım

Bir sürü yüzümden biraz yarin gözleri

Su olur akar üstümden


Bana kalan bir eski merhem olur

Öpemem ellerinden sonra

Kalmaz bin yaşamda bir anlam bilirim

Ölüm bir kapıyı kapatmak olur


-ömr-i diger be-bayed bâd ez vefât mârâ-***


Yaşam tohumlanır insana

Yar vefadan söküp gider yüreğini

Ben kalırım ruhuna küsmüş bir cana

Yorgunluk yeniden dedirtmez ey güzel Sâdî

Dün sana, bugün bana.




* "ey her derdin devası olan hazine (sevgili), şu dertlileri de gör"

** "merhem senin elinde, bizi yaralı bırakıyorsun"

*** "bize ölümden sonra başka bir hayat gerek"


Alıntılar Sâdî-i Şirâzî'nin bir gazelinden alınmıştır.


Fotoğraf: Semi