bir masada oturup

eski günleri konuşabilmek ve

sana olağan bir açıdan

makul bir hisle bakabilmek.

bir şarkı ithaf etmişsin ona,

görüyorum ve anlıyorum.

aynı şarkıyı bir pazar gecesi,

bana da söylemiştin. 

seni iyileştirdim,

yaralarını sardım.

biliyorum tökezlesen aklına ben gelirim.

seni kaldırmaya,

düşmene üzülmeye,

düştüğümde seni görememeye,

sensizliğe inat benliğimle seni sarmalara,

seni sevmeye gelmişim.

inkar etme, onu da sevdin.

ellerini tuttun ve mutlaka gülümsedin.

sustuğun her anında o var,

ben senin ağzından bunları 

tüm bu aşk meselelerini

duyacak kadar kıymetli de değilim. 

bir defterin ilk sayfasında,

onun baş harfini görüyorum. 

kahrolunca dünya yıkılmıyor,

biliyorum.

seni bir güneşin doğuşu

ve hüzünlü batışı kadar seviyorum.

birlikte yaşarız sandığım çukurlar ve

seninle yaşayamadığımız hayatın

öbür kıyıları.

seni seviyorum demenin yüz ellinci yolu.

seni seviyordum demenin.