Şimdiden seni biliyorum
sen rüzgarlı yüz, sen bin ışık
başkası olamayacak bir karşılık gibi yanımda
Düşünme, bilelim ki yavaşlarsak görebiliriz
Aynı kalmak iyi değil, isimler var
Keşkeler ve güneş içimizde soğudu
Beklerken rengini alan kilimler gibi duruldum
hızınla geleceğini bilmeden
dünle bugünü birbirine nasıl, nasıl karıştırdım
Pencerede günebakanlar
Kıyıda bir duman
hatırladım
O sıcak kum gölünde bata çıka yol almıştık
bata çıka
Bir ışık kaydığında gökte çığlıkla
anlamak lazımdı
Bak bunlar bütün filizlerim dedim
gösterdim elimle dirençli bir yeri
gizlice budanmış çıplağımı
Şimdi
aynı kalmak iyi değil, isimler var
Geldinse hızın ve yıldızınla
Tutup tamamlanan bir şey oldunsa
Mümkün mü beni gitmenin tersiyle avutman
Başlangıçta yıldızlar korktu ve düştüler
Kırmızı sonra yüzlerimizdeydi ve gece başladı
Seni andım ve bir kenarda
Kan sürüleri
Bir kenarda kızgın dünya uyandı
Birini unuttum kendi adıyla çağrılmayan
Seyrettim birini gece sanıp ve geceydi
görünmedik, el birliğiyle gizlenen bir parıltı gibi
Yıldızlar kime öykünürken tutuşacak
Beni sana iten bu karanlıkta ne var
Sanki tüm seçimleri elerken bir ihtimal
Neyi umduk ve
Daha ne kadar kırılacak yollar
O seraptı, çabucak unutup gittik
Yaşanacak çok şey vardı
kuytuyu sahiplenecekti içimiz
Kalacaktım daha kendimi bir edene kadar
Çünkü ıssızım, çünkü başkası, ve rüzgarlı yüzler
aniden özgürleşen temaslar arasında
Yavaşlarsak bir gölgeyi bölebiliriz
Arzular elden ele ve ağızla birleşti
bir dilek tutmakla görevlendim, sonra bir daha
Öyle kuru bir istek, öyle delice bir daha
Bin ışığı içime aldım, gülebiliriz
Evimin önünde tepinen korku ve yenik başları
Zihnimin kilit üstüne kilit bağlayışını
Yarattığın uzun bir arınmışlığı
Çabucak unutup birleştik
öyle bir seraptı
görelim dedik süreceği kadar
Dayanırsak çukurlar yükselebilir
Ölebilir bir başkası rüzgarı ağzıyla tutmaktan
Bir anlamı yokken uçurumlar yaratmanın
Sesin orada def edecek her şeyi, mümkün
Yaşanırsa bu karşıya gerilmiş inat
Vurup ıskalamayı kaç kere öğrenebiliriz
sudan yansıyan gizemi görüp
Ve duvarın ötesindeki bulup
yok oluşa dur diyebilir miyiz
Alnımı çekersem küreğin ucundan
Öyle sımsıcak canım,
öyle kum kırıkları
sürüklen bir ağaç kökü gibi ve
başka bir manzaraya yerleştir nazını
her adımda bizi sendeleten zamanı al
aklımda olası kanışlar, sil kötürüm bir anıyı
susmaktan bir demet tutmuşum yazık
Bizi mümkün ıssızlara taşırsan
her şeye gerilen göğüs biraz dinlenebilir
Büyüsünü kim kapmıştır onun,
Sonra kime bir gülüş olarak dönmüştür
merak edersek yavaşlayabiliriz
Bak bunlar bütün filizlerim
Ben daima uydurulmuş
Geçiştirilmiş bir anıt gibi
Kuklasıyım kendimin
Yüzümü hiç eğriden öte görmeden de
Dilimin ucunda kal demek bitebilir
Biz koştukça gözlerin kararması gibi aniden
bir durup düşünmeden yanabiliriz mümkün
Ama bil ki orada
Hiç olacağız kesin, uyanacağız
Dilimizin ucunda bir kal! sözüyle yanacağız
Sen kesik cümlelerinle ödünçsün diye
bir durgunluk şimdiyi bükebilir
Ben nasılsa kehribar
Ben nasılsa sımsıcak
Tüm elleri kabul ettim içime ve yenilmeden ısındım
kapılırsak sudan yansıyan gizeme
Birbirini tamamlayan kilitler gibi peş peşe
dünü ve bugünü gövdenle dağıt
aramıza serpilen dev mesafeyi düşünme
Seni bir deri gibi sıyrılmak yordu
Beni bir göle bağışlanmak isteği
Devredilsin yollar belki uzun bir dinlenceye
Çünkü
İknaya çırpınmadım o gece yıldızlar geldi
Kendiliğinden, köşelerinden
çabucak unuttuk bir titreyiş selini
ritim vardı, tize tırmanan çığlıkta bile
sırtımızı hiç tanımadık
hiç inmedik kuyularına keşkenin
o gece bakmak harelendi
Bağların ölümünü sağlarsak
Korkunun inşasını
Her şey kendine akarken bir ağaç gibi dibe doğru
Bizi alıkoyan zamana inat durursak
Direnebiliriz, inan
Hiç belli etmeden çarpıntısını kalplerin
Nabzın gürültüsünü saklarsak
Taze gün içinde kıpırtısız
Hiçe dönmeyi görebiliriz
düşünme
Bitmeye yakının bakışından
Yeni bir yaşam seçebiliriz mümkün
Şimdiden seni biliyorum
sen rüzgarlı yüz,
sen nasılsa tuzla buz
kızıl bir meyvenin sarıldın bilincine
Sonu duyarak gittikçe bölünmüşsün gibi
Olmayan bir kümeyi kanıtladın, geceydi
Bir çift dürtüydü bizi bağlayan
Bak bunlar bütün filizlerim dedim
Göstermedim hiç kurumuş kökleri
Birbirine çarpan şişeler ve iç kısmı akşamın
Gördüğüm aynı ilmekli saraylar
Belki çürümüş yazlar, yazlardan küskün bir zaman
Zamanı külçe gibi taşıyan ellerin arasından
Şimdiden ısındım, böyle kalabiliriz
Yankısı sürecek uzun kesişimleri
ikiz çizgileri tanırsın
Sanki ışık sıkılmadan yanacaktır,
Çok eskiden eşlenen bir bağın ucu
Uzayıp düğümlenip bugüne taşmıştır
ellerimiz aynı cebin içinden gürültüyle taşmıştır
Ve sen tozdan önce sorarsan adını
Uykumuz yabancı bir evin içinde dolaşır
Dolaşır canım devirene dek iki yalnızlığı
Şimdi
İçimde biriken nehri yatağından ayırıp
Bana susmanın tersiyle gelebilirsin, mümkün
O seraptı, çabucak unutup gittik
Bir defa tadınca vazgeçilir sanıp ateşten
Yine kendimi yakacağım düşünme
Mısra Ergök
2024-09-15T09:48:13+03:00Bayılıyorum şiirlerine. Artık gerçekten bir şeyler yapmalısın ki kağıttan okuyalım!
Kevser Karakaş
2024-02-14T23:05:31+03:00Teşekkür ederim Hatice 🤍
H. Fehime KAYA
2024-02-14T10:55:59+03:00Epey güzel bir şiir olmuş kaleminizden öpüyorum 🕊️
Kevser Karakaş
2024-02-14T01:19:49+03:00Server ve Cemal, çok teşekkür ederim 🌿
Server Fethi
2024-02-13T23:21:27+03:00Dank. Dank. Dank. Bir sürü dank vardı şiirde. Sağ olunuz
Server Fethi
2024-02-13T23:21:09+03:00Sen kesik cümlelerinle ödünçsün diye
bir durgunluk şimdiyi bükebilir.