05.07
Pierrot,
Yaşıyorum. Tüm o şiddetli fırtınaların, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurların ve ruhumu delip geçen gök gürültülerinin arasında nefes almaya devam ediyorum. Ancak bazen kendime sormadan edemiyorum. Neden nefes alıyorum? Neden sadece nefes alıyorum? Neden yaşıyorum?
Bir yerde okumuştum. İnsan ancak sorgulamaya başladığında yaşamaya başlarmış. Ben şimdiye kadar bir ölüymüşüm meğer. Peki, ölüler bütün o hissettiklerimi hissedebilirler mi Pierrot? Kemiklerimi sızlatan acıyı ve kederi duyumsayabilirler mi? Sessiz iniltilerimin sebebini anlayabilirler mi? Belki mutlu olabilirler. Belki yaşadıkları anın akıntısına kapılıp öylece ölü kalmaya devam edebilirler.
Bugün, bana bakan her kişi bir aynayla yüz yüze geldi. Herkes bende kendini gördü. Bencil dünya düzeninde mutlu olduklarında mutluluklarını, üzgün olduklarında kederlerini hissettiler bende. Ben aynaya baktığımda ne görüyorum biliyor musun? Hiç. Küçücük bir hiç. Koca bir hiçlik dahi olamayacak kadar bir hiçim ben. Yine de büyük bir kibirle her şey olmaktansa hiç olmayı yeğlerim.
Rüzgâr tenimi yalayıp geçiyor. Bakışlarım gökyüzünde ama görmüyorum. Bütün o ölülerin dileklerine yetişmek için kayan yıldızlar karatmış göğü. Ne acı. Ne acı Pierrot. Gözlerimin önünde koca bir gökyüzü öldü. Ve ben sadece kör gözlerle izlemekle kaldım. Ama kaldım! Herkes bir yıldıza tutunup giderken ben kaldım. Belki tutunacak yıldızım olmadığından belki de fısıldayacak bir dilek bulamadığımdan.
Gülümse. Bütün gün gülümseyen bir palyaço misali. Hüznünü maskenin arkasına sakla ve gülümse. Yine de gözlerinin siyahı yaş olup akmış Pierrot. Çok mu güldün ki? Çok mu ölüydün hüznü hissedemeyecek kadar? Kalbini kavuran o yangın hiç mi yakmadı tiz kahkahalarının arasına karışan hıçkırıklarını?
Sen bir hiç değilsin. Sen koca bir yalancısın. Küçücük bir hiç olamadın ama koca bir yalancı oldun Pierrot. Buna ne diyorsun? Olmak istediğin, olmayı beklediğin bir şeysin artık. Ama bir şeysin! Varsın. Aynaya baktığında bir yalancı göreceksin ama yine de görülecek bir şey olacaksın.
Tenim rüzgârı soğuruyor artık. İçimde baş gösteren kargaşa mırıltılarımı duymamı engelliyor. O yüzden konuşmaya son veriyorum. Yaşıyorum Pierrot. Bugün nihayet bu anda yaşıyorum. Ve gülümsüyorum. Hem de koca bir yalancı gibi.
Sevgiler, P.
Mısra Ergök
2022-07-08T18:38:57+03:00Mektup türü çok sevdiğim bir tür. Çok sevdim bu yazıyı da. Hep okumak isterim. :)
Kenan Birkan
2022-07-08T15:26:06+03:00Edebi bir mektup gibiydi ve çok beğendim. Böyle mektuplar okumak doyurabilir bizi. 👌🏽