bir kır yolunda ağaçsız gecede
beklenenlerin silüetleri karanlığa hapsolmuş,
kayboluşa karışamadan.
mezarlık karanfillerine dağılmış
soğuk, keskin bir yara
kendisini hatırlatmak için sinsice gövdende dururken
kaç aydınlığı yitirdiğini hatırlamayacaksın
yıldızların yalnızlığını işitmek için
gözlerinden düşecek bir tanrıya ihtiyacım var
kıskıvrak yakalanan sonsuzluk
göğsünü daraltıyor
gönül çukurunda mahsur kalan kelimeler
sonunu beklemeden düşüyor birer birer
yasaklanmış ve yakılmış kitapların
haklı gururuna ait oluyorsun
ellerinde unutulan soykırımlar varken,
bu düşsüz, soluk kır yolunda
yürümek eylemi bile anlamsızlaşıyor.
saatimi çalan zaman
beyazlığa karışmadan
kanını akıtmalıyım kendime doğru
şubat ortasında çırılçıplak duran
yol uzadıkça büyüyen ağaçlar
hüznünü köklerinde saklıyor
gürül gürül akan sessizlikle bütünleşip;
bir ağaç,
aynam oluyor.
kuşların hiç ummadığı bir lodos gibi aniden
zahiri, efsunlu irtihal,
bir tabancaya benziyor.
-gitmek bazen yolda olmayı gerektirmiyor-
buzullar düşer,
çocukluğumu yaktığım küllerden.
bir inanç yaratamam
bu kemiklerim inançsızlıkla yoğrulmuşken,
ruhum gölgemden sürgün edilmiştir.
sıtmalı gazeller
yarım kalan şarkılarla
giz yavaşlar ve durur taşranın tam ortasında
artık gitmek değildir bu
muvaffak olamaz
toprakla buluşan yağmurlar
karanlık ormanların kalbini
yüceliğiyle aydınlatan soysuz yıldızlar da,
fayda etmez hikayesi ve geçmişi olmayan varlığa.
sevinirim,
şimdi infilak ederse başım
sevdanın hasretinin özlemini beklerim yine de
gitmek değil sürgün yeridir
vardığım benliğimse şayet
şimdi olmaktan en çok korktuğum yerdeyim
kendimle, kendimdeyim
görsel: Béla Tarr - Satantango
şiir bittikten sonra şarkının başlaması rica olunur: giardini di mirò - given ground
Emir Benlioğlu
2022-08-05T10:29:32+03:00cokk tesekkur ederimm
Özi
2022-08-05T00:22:18+03:00Çokk iyiydi, 👏👏👏Emir