Selam dostlar, ne habeer? Denemeye İbrahim Selim gibi başladım, çok severim kendisini, eğlenceli biri. Eğlenceli insanları genel olarak severim. Zıt kutuplar birbirini çeker derler, depresif bir insan olduğum için seviyorumdur belki de. Hayır hayır, korkmayın, bu denemede de kendimi anlatmayacağım.
Her daim insanlara dert anlatırım, sanki hayata geliş amacım buymuş gibi hissediyorum bazen. Kendimi tutacağım ama, söz. Sahi, dünyaya geliş amacım ne acaba? (Burada uzun bir varoluş sancısı çeker.)
Etkili bir deneme üçüncü kişi ağzından yazılır derlerdi, yani öyle duymuştum. Fakat denememi üçüncü kişi ağzından yazıp kendine yabancılaşmasına sebep olmak istemem. (Burada hafif tebessüm edin, lütfen, hatırım için.)
Yazılarında sürekli konudan konuya atlıyorsun demişler, bu konuya da açıklık getireyim. Karadenizliyim, ağustos-eylül ayı arasında fındık topluyoruz, genel olarak yerden toplasak da bazı fındık cinsleri geç olgunlaştığı için dallardan toplamak gerekiyor. Fındık ağaçları; elma, erik benzeri ağaçlar gibi büyük gövdeli ve küçük dallardan oluşan bir yapıda değil, belki görmüşsünüzdür. Haliyle fındıkları toplayabilmek için dalları, yani tüm ağacı yere indirmek gerekiyor. Bazı dallar büyük olduğunda bunu tek kişi indiremeyeceği için dala 2-3 kişi asılır ve herkes fındıkları toplar. Dal bırakılmadan herkesin toplaması gerekir çünkü saatlerce dalı yerde tutmak pek kolay değildir. Ve fındık da dal da yeşil olduğu için dalda fındık kaldığında sonradan görebilmek zordur. Fındık günlüğünde, fındık toplayan kişilerin (amele ya da imeci de derler) başında bir çavuş olur ve herkesin nasıl topladığını kontrol eder, aralarda da "Daldan dala atlama." diye bağırır ki kimse bir daldaki fındık bitmeden diğer dallara geçmesin. Sadede gelirsek eğer evet, konudan konuya atlıyorum. Umarım açıklayıcı olmuştur.
Bugün pek çok konuya açıklık getirdim, yer yer bir şeylerden bahsettim, yer yer kendim bile ne anlattığımı anlamadım. Ama fark etmişsinizdir, denemeleri genelde çok amacına uygun kullanmıyorum (galiba), bu yüzden çok ciddiye almayın ki zaten ismi de saçmalama serisi. Belki bunu söylemem etik olmaz ama kendimi kötü hissettikçe böyle aklıma takılan şeyler hakkında saçmalamak için yazıyorum. Bilirsiniz, insan her yerde saçmalayamıyor. (Duygusal bir son, ağlamayın, beni de ağlatacaksınız.) Hayat kısa, kuşlar uçuyor deyip bitireyim o halde, içimden geldi.
Reyhan Çakır
2022-01-20T22:40:14+03:00Çok teşekkür ederim galiba pek çok şey yazdım derken işin içine yazarken ki düşüncelerimi de eklemişim :) Yazıyı ilk yazdığımda çok fazla şeyden bahsettiğimi düşünüyorum her seferinde fakat şuan tekrar okuduğumda yorumunuza katıldım. Tekrardan çok çok teşekkür ederim yapıcı eleştiriniz için, bunu mutlaka ciddiye alacağım. :))
Mısra Ergök
2022-01-19T16:41:12+03:00Güzel, içten bir yazıydı ama koşarak yazmışsınız gibi. :) Pek çok konudan bahsettim demişsiniz ama aslında öyle değildi. Daha dolu, bol saçmalamalı yazılar daha bekliyoruz sizden. :)