dikenli tellerin, ihtişamlı parmaklıkların ardında,

etrafımda büyük bir kalabalık...

kalemim ve umudum yine yalnız.

her kafadan farklı bir ses

kahkahalar, çığırtılar, vaveylalar...

kiminin gözlerinin perdesi ardında

gizlenmiş ağıtlar, günahlar, ihtiraslar...

dudağımın kenarından hepsine birer tebessüm akıtıyorum.

ıssız bir fısıltıyla haykırıyorum:

"farkında değilsiniz değil mi? bundandır mutluluğunuz."

"o halde neşelenin!"

çünkü gün, cehaletin hüküm sürdüğü gündür.

esaret ve sefaletle sarhoş olacağınız gündür.

bilmenin tadına varamadan, belki hiç ayılmadan...

ve siz, kadehlerinizi bu bilinmez batağa kaldırırken

ben ortadan kayboluyorum.

anlamıyorum, diyorsunuz.

biliyorum, anlamıyorsunuz...