Sen yağmurda,

Çelik duvarlı bir kaledesin

Benim ayakkabılarım su alıyor.


Artık bir inanmak borcum var sana

Bildiklerimden geçip

Ağaçlardan ve ıslanmışlıktan üzgün

Tüm bu duvarları yırtıp atasım var.


Gelmen şimdi Tanrıʼya görünmendir.

Öyle ani bir kalp çarpıntısına şimdi,

Senin odağın dağılır,

Benim gönül otağım.


Karanlığa aldırmadın,

Gök kudurdu duymadın,

Gülmedin tel çeker gibi bir kere

Islanır mı sanıyorsun ellerin.


Gelen ne idi Musa'nın ellerinden Firavun'a

Neydi Hızır Paşa'nın çektiği,

Pir Sultan'ın elinden

Ki sen benim boyumu sehpada ölçersin.


İn derindir diye çıktığın gökten,

İn yerlerime yüzünü ver

Şimdi adın gelir eksik kalan her yerden

Belki,

Bir kere de bize kudurur bu denizler.