Ah benim efkarım,

Ne çok zaman geçti aradan bana sanki bin asır.

Hiç mi bilen olmadı, anlayan hallerini?


Hani şu uğruna kibrit çakıp yaksam dünyayı, değer dediğim;


Yüzen olmadı mı gözlerinin mavisinde?


Çok mu gördüler kelamı, ben yanmaya hazır beklerken,

Her kelimenin her harfine.


Bin asır sonra bile şiirler yazarken, yağmurlar kokarken sana.


Rakıya laf anlatırken ben, omuz mu vermediler başının altına...

Nasırlı kalbe mi rastladın, yığıntılar arasında yitip giderken ben?


Fazla şiirden ölen o çocuk

Gelir mi bir gün yine aklına?


Bükülesi zaman dönse geriye

Yeniden yeniden yaşasak dertleri

Mısralar çalsak

Ekmek yapsak su yapsak, yine de açlığımıza...


Tutsak ki uyanmışız bir gün

Sonsuzluğun içinde, keman çalan

sarhoş romanın

Çalıntı güftesinde


Bir kadeh de sen kaldırsan, acı değil

dert değil, yudumlasak ne kadar susuz kaldıysak, uğultusunu sessizliğin...