İsyanın tiz çığlığına kapılmış ok gibi fırlıyor düşüncelerim
Her şeyden zamansız yaşıyorum bu günlerde
Hangi mevsimin aydınlığı bu?
Çatlamış topraklarım
Boynunu bükmüş dallarına su değmemiş bir gül gibi
Eğilmiş gençliğim
Kim yeşertir çiçeklerimi şimdi?
Umudunu kaybetmiş gözlerimin bakışlarında
Kim süzülür yanaklarımdan?
Saçlarımı ısıtan güneş damlaları
Daha kaç gün yırtar göğün kalbini?
Geçer durur öyle tüm endamıyla
Sarar umutlarını tırnaklarıma
İşte o an da yeşerir tüm vücuduma ekilmiş tohumlarım
Hangi sevdanın kuyruğu kolay bu kör zamanda?
Bırakırım takibi dev ayak izlerini
Vakit yeni bir yol açma vakti
Çakarım ufuğa bir türkü
Selamlar geçen miçoları
Yuvarlarken boğaza tavşan kanını
En sıcak yerinden yakalar
Yoldaş olur deryanın en derin noktasında
Bir doğuş başlar turuncu çizgide
Çorak Anadolu’m gibi insan insan kokar
Anılar hücum ederek hiza alır tam karşında
Bir emir ateşlenir dudaklarının arasından
Varmadan kalbine, beyin hüküm verir
Sevda böyle bir şey değil azizim
Sevda böyle bir şey değil
Kaybolacaksın gökten düşen bir kuşun ömründe
Vakitsiz açacaksın ummadığın bir kalpte
En görkemli renginle ve en masum halinle
Hesapsız yerleşeceksin bir göze
Sığınmacı gibi değil, bütünleşir gibi
Şelale olmuş akan bir düş gibi
Kökleneceksin yarattığın yeni dünyada
Tüm çanları kendin için çalacaksın
Aklını kalbine yerleştirip çıkacaksın uzun bir yola
Her sevda bir değil anlayacaksın...
Mayıs'23