Kelimelerle oynardı her sayfa düzlüğünde. Kâh aşağı kâh yukarı koşan mahallesinin çocukları gibi telaşlı, bir güne bildiği tüm oyunları sığdırmak istercesine bütün ömrünü o düzlüğe yazmak istedi sihriyle. Artık kelimeleri görüntüler kadar sihirli bulmuyorlar. Ellerimize çivilenmiş ekranlardan gördüğümüz, hayatları mutluymuş gibi gösteren görüntüler.
İç savaşlarında ihtiyaç duyulan kelimeler... Savaşları başlatan bitiren kelimeler, sevdaları başlatan hüsranları getiren kelimeler. Ben o kelimelerle, bütün dünyayı ikna etmek isterdim anlatmak istediklerimle. Sihrim kendimden başka kimseye ulaşmıyor. Bu bir çaresizlik hali. Üzerinden savaş uçakları geçen bir çocuğa sormak gerekirdi bazı zamanlar çaresizliği yahut kendisi için kazılmış mezar başında ölmek isteyen ama ölümü bile çok görülen insanlara sormak.
Haydi çay koyalım, dünyada yankılanan bütün acılara kulak kapatıp en neşelisinden bir müzik açalım. Kalbi kırılan insan da değil miydi topların tüfeklerin arasında? Bedenlere sığan zalim kalpler, hassas kalpler...