sırtımda taşıyorum yorgun bir akarsuyu

yosunlarını ayıklıyorum günahkârlığımın

dilim çekingen

toprağım ürkek

bulup buluşturup denizlere dökmek istiyorum bu sırtımı bu akarsuyu omuzlarımdan


zührevi bir hastalık gibi nefesime sığamıyorum

Niçe geliyor aklıma üçüncü safha frengisiyle

Mozart sonra, üremisi

Frida'nın bacakları... bacaklarının yaralarla kaplanması

Ve Mark Rothko ve bilekleri yani intiharı


ne diyordum

denizlere dökülemedim küstürülmüşcesine

sırtıma oklar saplanmış kalmış

soluk bir kış sabahı kokuyordu akan kollarım

dökülemedim.


ekmek ve ateş geçen her cümlede

soluyorum ter bezlerimden başlayarak

ve dudaklarımdan sarı sarı

çileler dökülüyor

ben dökülemiyorum şu yükümden.