kaybolmaya yüz tutmuş gemiler

ve şiirler var.

saatleri sevmem

günün bu vaktinde.

çünkü

kadıköy'ü duymadan batmış her gemi

ve uskumru sadece bir balıkmış

imgeleri ardında bırakan bir

balık

ve imgeyi duymadan

gitmiş denize

ancak karadan farklı değil

beyazdan

da


bir balıkçının -varoluşmayan-

hiç var olmamış üzümü

güzün yüz tutmuş hüznü

ve

kaybolmuş teknesi

yokmuş.

rüzgarı sesinden ayıramam

ne sesin var artık ne rüzgar,

var olduğunu kimse

görmemiş.

telefon hatlarına

...

sokaklarda materyalist olan telefon hatlarına

güvercinler,

kesikler atmış.


asıl şimdi

giy edebiyatı üzerine

tanklar irtifa kaybediyor

ama zaten

uçtank diye bir şey

yokmuş

ne gökte bir ay ne yerde bir

hilal

yokmuş


deniz karanın üstündeymiş

ve bunu

bana

hiç kimse

söylemedi

üç yüz gün güz görmüş bir semtin içinde

bir tek ben yaşıyordum oysa

ama bunlar yetmezmiş gibi

uskumru

sadece bir kelimeymiş


şimdi söyle

banka oturan bir adam

nasıl

üç

1-farklı

2-adam

3-olabilir?