Sevgili Tayfur,


Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor. İçime, hatta dışıma kapandım.

Küsmek gibi bir şey bu. Bir çeşit gölge fesleğeni, bir çeşit olmayan hayat. Bilirsin, hiçbir şeyi kararında bırakmamak ve ortasında bırakmak gibi bir sorunum var. Epeyce göçebe yaşadım; sadece iki valizim oldu. 40 çift; belki daha fazla ayakkabım oldu. Bir yığın insan tanıdım ama nereye gideceğimi hiçbir zaman bilemedim. Şimdilerde, kederimin artması için sevinmek istiyorum. Bunu kimselere anlatamam çünkü bu hissin lisanı anlaşılmaktan uzak. Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem, boğazımda düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam inan hep gözlerinin hasretindendir. Ah canım, bir dönem en yakınım olup gün içinde yaşadığım minicik bir detayı bile heyecanla anlatmamı şikayetsiz dinlerken, şimdi en radikal dönüşlerimden bile habersizsin. Beni bu duygusal ve demode terörün içersinde defalarca yalnız bıraktığın için teşekkürler.