Sevgili Tayfur,
Kendi kendime verdiğim savaşta insanların arada kaynaması sadece çabam oldu.
Sen her zamanki gibi haklı olmaya çalıştın sanırım beni anlamaya zerren bile yetmedi. Beni hiç anlamadın, anlamak istemedin. Bütün çatışmalar aynı sebepten meydana geldi. Artık sana yazıp da anlatmak istemiyorum. Ben her şeyi unuturum, her şeyi affederim ama sırtı dönük olanlara çiçekler açarken benim gözümün içine baka baka kapı duvar oluşunun kırgınlığını bir ömür yenemeyeceğimi dile vuruyorum işte. Senin yüzünden hayatımdaki tüm bilinmezleri eledim, belki elenmeyi son hak edecek insanlardı, belki sonuna kadar hatalıydılar fark eder mi? Kimliksiz olmaları hayatımda yeterli bir sebep oldu. İnan Tayfur kendimle o kadar çok konuştum ki sana anlatacak, anlatmayı sağlayacak kelimem kalmadı. Aslında beni bu kadar yoran çözümsüzlüklerim değil hevessizliklerimdi. Artık bir şeyler yapmaya hevesim kalmadı. Olur da bir gün, belki ola aklına gelir hatırımı soracak olursan şunu da bil; sana ne eskisi gibi güzel günler vaat edeceğim ne de heyecan dolu duygular, hevesini kırdığın ve ancak kendine yetebilecek bir insana dönüştürdüğün birinden beklentin olmasın artık çünkü her geçen gün kayboluyorum.