Küçük hayaller kurdum

Büyük yaralar aldığımda

Çocukluğumu kuruttuğum defter arası notlarım

Çizilip bir köşeye itilmiş düşlerim

Ve yaşlarım…

Ayın on dördünü çalmış bir şarkıydın sen içimde, ay on dokuza vurduğu gece.

Kilden ördüğüm pastama hayali on dokuz mum koydum bugün

Gecenin bir vakti şuh kahkahalar attığında içimdeki kız

İmtraklı duygularda karar kıldım.

Görünenin aksine

Kimsenin bilmediği bir yanım hep sükut dedi.

Kimseler bilmedi

Herkes şarkılara mevsim biçerken zamansız şarkılar bestelediğimi.


Tarife sığmaz bir hüzün var içimde

Yıllandıkça

İçimde küf mantarları artıyor.

Tadım tuzum yok

Düşünülenin aksine keyifsiz ve lezzetsizim

Bir fıçıya boşaltsam midemdekileri

Ortalığı koku alır

İyi de benim midem dardır.

Bir ormanın derinliklerindeki bataklıkta bulmuşlar beni

Su kurbağasıymışım.

Beni bulanlar orada ne arıyordu bilmem

Ben sığınabileceğim bir taş arıyorumdur muhtemelen.

Sahi kurbağalar kaç yıl yaşar

On dokuz biraz fazla kaçar.

İşte bunlar hep gereksiz kafiye

Gereksiz hüzün

Ve hediyeler.

Bir kere geldik işte dünyaya annemizi ağlatarak.

Süslü şıkırtılı paketler ve mum.


İsteksizim

İki ay önce ayın on yedisinde üflemiştim.

Telepatiyi bulmasaydı filozof amca

Ateşin söndüğü

Senin titrediğin

Ve benim gördüğüm o an

Bilime bir katkımız olurdu.


Seni ziyan etmekten korkuyorum yazmışım bir köşeye

Ne büyük söz ama(!)

Ziyan etmemek için

Hezeyan olmak

Aynı laf

Biri diğerinden daha afili.


Ve ben bir yaş daha aldım bugün

Peki kime borçlandım?