Örtülüyor pencereler, pencereler gündüzlerin sevgilisi
Bir kıyamete doğru bağırıyor çamurluktan köpekler
Soğuyor kirli market camları çocuklardan
Soluyor şehir bir başından
Otomobiller kalabalığın en içine,
Sığınıyor, bana bir köşede tabure rehaveti
Yahut bir sıcak çorba buğusu yalancıdan
Peşrevi gecikiyor şarkımızın,
Bana bir fırsat kalmıyor.
Sen bu günü güneşten eden bu
Kıraat eskisi ceket gibi bu
Bulutların kızı mısın?
Kaçtım vaktin eşrefinden bakmadın gözüme
Oysa bu toza kirlenmiş köşelerden belki
Seninle dönsem koca bir inadı kırardım
Kırardım çünkü var gücümün ihtiyaca denkliği gelirdi
Derin manalardan çıkıp ak alın
Oh ki ellerim beyaz
Bir sürü hayatın mendiline silinirdi.
Kış, iştahlı kediler gibi dağılıyor evvelinden dağınık sokaklara
Burnunu çeken mülteci çocuklarına kalıyorum
Seni tanıyorlar hilebazlığından
Hedef şaşırtıyorlar üşümüyorum hayır
Delinin biri aman geçiyor caddenin damarından
Her dermanın derdi var.
Koşup bir atkı beğeniyor kendine
Veremli gibi öksürüyor, gülüyor ki Allah canını almaz
Kan gibi sızıyor rengini bırakıp
Bana kırmızılar, sana tığ sesli türküler kalıyor
Giyinip asıyorsun yüzünü
Geceyi bir uykuyla kaçırıp sabahın saçlarına
Kapılara ceplere koşuyorsun
Gözlerin bir tanrı arıyor bir çocuk
Kurallı oyunların uzaması senden
İşte çıkmayan sesinin yankısı senden
Tatlı dil - şekere meyil
Acı yürek - vallahi senin değil.
Uyanıyorum uzağında nasıl
Veremli, dalgın delikanlılar aynalarda
Bir vefa satıyorlar boş tezgahları
Yolları yerinden sökesim geliyor baş ağrısından
Şehri dağlarından kırasım değirmenlerine
Bir günaydın güneşini getiriyorlar hayret
Ellerimi öpüyorlar ağlıyorum
Alıp sana koşmak istiyorum ahlak ki ahlak
Düşürüp parçalıyorum sırrını
Ellerim kesiliyor.
Sen ağlıyorsun perva mendiline
Seni kucağa sığmaz ovalar bile anlamıyor
Uzaklanıp bir uykuluk mezar kazıyorum ortalığa
Yataklanıyorum uyu da büyü diye
Bana deli diyorsun nereden?
Açılıyor pencereler, pencereler harami eskisi
Bir elinde bir yıldız çırpınıyor
Bir elin göçe yorgun kuşlar besliyor
Çiçeklerini kırıp kaçıyorlar, öfkeni yiyorsun
Küfürler, dargınlıklar dökülürken işte
Beni kovuyorsun şehrin üstünden
Sen derdini bulamadın
Şehir bir tabut gibi kapanıyor
Arkasında yalancı adamlar, fatura kuyrukları
Kış, intikam davulları gibi vuruyor gelmişliğime
Esnafa, müezzine beni soruyor
Sen çıkıp yakanda bir plastik çiçekle
Küçük kavgalar bitiriyorsun.
Ve büyük savaşlar başlıyor.
Kan damlıyor bulutlardan adına doğru
Yıkanmıyor ağaç dipleri, çocuklar köşelerde
Tevazu tellerinde hırsızlıklar
Sen kimdin, sen kimsin böyle dünya dönmüyor
Nasıl tılsımladın içine solan yüzünü de sen
Onca takım elbiseli, fiyakalı adamlar
Doğrulup düşüyorlar üzerimden ölümlere
Ben sarhoşluktan duramıyorum dizinde ve
Kırılıyor cahillerin inatları
Aç kuşlar doyuyor ağla da ağla
Yazılırken kaymakamlık kapılarına kışların tarihçesi
Tencereler aşa, kadınlar telaşa yüz dönüyorken
Sabahın içi, güneşin piçi ve ben böyle üşüyorken
Tarama saçlarını, yitiyoruz demektir.
Fotoğraf: Semi
Rana Sezgin
2022-01-24T02:20:03+03:00Nasıl da okudukça yükseldi şiirin sesi. Çok güzeldi. Kaleminize sağlık.🍀
Ferah
2022-01-24T01:00:01+03:00Yitiyoruz demektir mocan