Bir ışığı, gözlerime doya doya sürerken,

Bir karanlığı, acı acı vuruyordum kederimle.

Sezenler oldu daldığımı, çok uzaklara.

Tümseklerde takıldım, dağları geçtim oysaki.

Vîrâneleri gezdim durdum, düşe kalka.

Susmayan cümlelerin susması, zehirmiş...

Hiçbir ilacı yoksa bu dinmeyen ağrının,

Çık o dağın zirvesine, içine oturan kayayı kaldır at!

İçimden atamadıklarım, bir kaşık suda boğdu ya beni,

Ben de boğulduğum suların toprağına gömdüm içimdekileri.

Öyle bir baş dönmesi ki rûhumu bulandıran!

Bir zelzeleymiş; merkez üssü, yürek...

Sarıp sarmalasam da paramparça olmuş.

Döndüğüm her yanıma bıçak gibi batınca,

Dilime gelen her kelime kanayınca anladım.