Yılbaşının En Boktan Tarafları
(0 yorum)31 Aralık gününün lanetlenmesi ve takvim yapraklarından sökülmesi gerektiğini düşündürten şeylerdir. Her sene "Bu yıl berbattı ama inşallah önümüzdeki yıl daha iyi olacak" denmesi bunlara verilecek bir örnektir. Her şey, her geçen yıl daha kötü oluyor. Galiba dünya bu sözleri söyleyenlere karşı bir alınganlık gösteriyor. Tıpkı üzerindeki kıyafetin kendisine yakışmadığını söylediğinizde alınan bir kız/erkek arkadaş gibi. Bozuluyor, trip atıyor bize. Sonra da "şimdi s... belanızı" dercesine karşımıza saçma sapan şeyler çıkartıyor. Pandemiler, krizler, tiktok akımları, çay edebiyatı akımına bağlı yazılmış kitaplar... Bir kere de her şey için dünyaya teşekkür etsek, "sen her halinle güzelsin balım" diye sevsek onu? Kanaatkar olsak biraz? Olmasak bile öyleymiş gibi davransak? Biliyorum biraz ikiyüzlü bir hareket ama işlerin daha kötü hale gelmemesi için, elimizi taşın altına koymamız gerek.
Her yeni yılın beraberinde böyle çirkinlikler getirmemesi için, hepimiz biraz ikiyüzlü olabiliriz belki. Yeni yıl hediyeleşmesinde, önümüzdeki seneyle ilgili iyi dileklerimizi iletirken de bu ilkeye bağlı kalmaya çalışırız. Her yıl iş yerinde, ofiste, hediyeleştiğin Mehmet Bey'i düşün mesela. Aslında saçlarının ortası dökülmüş, koca burunlu, gözlüklü, pala bıyık bu heriften nefret edersin ama hediyeleşme için yapılan kurada onu seçmişsindir. Ve sanki karşındaki insanın kafan kadar kravatları olduğunu bilmiyormuşsun gibi ona en basit, en ucuz, en düz lacivert kravatlardan birini almışsındır. Mehmet ise kendisinden beklemediğin bir incelik gösterip sana pahalı bir parfüm almıştır. Vay anasını dersin. Çok teşekkür ederim Mehmet Bey dersin. O an biraz utanırsın aslında, çünkü hediyeyi verme sırası sana gelmiştir. İşte o anda, elindeki kravatla birlikte yerin dibine giresin gelir. Ama tüm bunların bir kenara atıldığı, "hediyeleşmeye gerek yok zaten çok mükemmeliz" dediğimizi düşün bir de. Düşün, belki Mehmet Bey'in aldığı parfümden olacaksın ama lacivert kravatın getireceği utançtan da kurtulacaksın. 31 Aralık günü yapacağın tek şey iş arkadaşlarına "Bu sene de baya iyiydi abi yaa... Hatta önümüzdeki seneye hiç geçmesek de olur, o derece yani." demek olacak. Ve sonra iş arkadaşların da sana katılacak, "aynen abi aynen. Ne güzel bir seneymiş bu -sallıyorum- 2030. 'Hoş geldin 2031' demek içimden gelmiyor ama ne yapalım. Ağız alışkanlığı işte." diyecekler. "Abi hiç yeni yıla girmesek olmuyor mu ya? Kalalım işte 2030'da?" diyecekler. Daha çok onaylayacaksınız birbirinizi. Sonra bir Allah'ın belası çıkacak, "ya iyiydi güzeldi de..." diye başlayacak. Ekonomiden bahsedecek, koronavirüsün bilmem kaçıncı varyantından bahsedecek, sevgilisinden ayrıldığından dem vuracak... Bu yakındığı şeylerin her birine bir cevap vereceksiniz. "Ya ben zaten elli liralık benzin dolduruyorum, doların artması bizi etkilemiyor, Avrupa'nın durumu bizden daha kötü, dış güçler abi..." diyeceksiniz. "Pfizer 34342342. doz aşısı %97,6 koruma sağlıyormuş" diyeceksiniz. Sevgilisinden ayrılmasına gelinceyse... Kocaman bir has..tir çekeceksiniz. İçinizden bunu söyleyen arkadaşınıza "bozma lan işte, her şey mükemmelmiş gibi davranıyoruz şurada. Başlarım şimdi senin bireysel dramına!" demek gelecek. Arı kovanına çomak soktuğu için onu masanızın üzerindeki telefonda duran spiral kabloyla boğarak öldürmek isteyeceksiniz.
Hepimizin kanaatkar olmayı seçmesi bu sorunları çözecektir, eminim. O yüzden yeni yılı değil eski yılı sevin, hem de çok sevin. Ki sonra dünya bize felaketlerle gelmesin. Ki ofisteki o adamın yerinde olup ölme tehlikesi yaşayan siz olmayın.