Buğrahan 'Aşkî' Pişkincan

I. (Bu Gazel Mecnûn Dilindendir)

Titriyor gülün ateşi, 

Dumansız, eski ölüler gibi 

Apaydın bir körlük bak yalnız ruhumu harlar 

Yetim doğmuş sanki gözüm...

I. (Kanatları titrer)

Kaldık işte bak toprakla yine yeniden

Bir bileğin zindanlar gibi yoklanmasıdır şimdi

Jiletle bir tutam saça boğulmak

Hasret, nasıl ...

Ben tabutlarıma saklanırım;

Kasıklarımıza ters keçi boynuzları

Eken ırgatlar gibi şimdi gökyüzünde

Göğsümüze gerilmiş zülüften haçları

Ne yaparsın?

Kan ...

Ve kitapta şöyle diyordu:

Genzine nasıl sürdüğünü bir bıçağı

Görmesin diye rabbin, göğü çektik üzerine

Sarmaşığa Ay'lar sardığını, ecelimi gecelere

Aşek...

Başındaki kâbeye gerekmez İbrâhim ne de bir balta

Yâ sanemâ, görmez misin, denize düşen sarıldı yalana

Soyunana kadar bekleyemez saat,

Ansızın bir rüzgar; hırsız gibi dolar odaya, çalar!

Yukarılardan bir emir midir, kulağıma yoksa bir şeytan

Cürrete dair ...

Vezn: mef 'û lü / fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lâ tün

Sen benden can suyu istedin ki kanım sel oldu

Dedim iç, sana benim şarabım helal oldu

Gözüm he...

I. (‘Işk)

Avizeler altında dönen değiliz, kuşlar uyarıyor;

Şamdanlı ellerimize aşk için,

Denizden daha kaç sırrı çalmak gerekiyor?

Vakit geldi, âlem uyan...

Gece karardı ve rabbin iki nokta

Korkma! Sabaha karşı edilmiş yeminler var

Uzak yurtlardan kandil gibi dönüyor semâ

Tufânsa tufân, lut ise lut, Nûhsa nûh
...

I.

Kanını diredin, cânını diredin

Zifirden gam ile bir bıçak biledim

Katle değecek artık yâdigâr anılarım

Gördüğüm en tutkulu ölüm bu,

Niye gök düşmüyo...