yitik ruhun bedenime uyumunu sezdim
öyle sıcak
öyle soğuk
öyle güçlü
öyle simsiyah
keskin nişancı tümsekleri geçerken
sesinde isyan birikmiş
kalabalığ...
ölmekle cebelleşen küskünlerin önceliğiyle
yaratılan
ve öğrenilen gülümseme denli yaşamak
ki gün tükenmekle yetinir
say, önce gelen önce gider
buluşsuz ...
göz göz olmuş hamurun anlattığı kadar apacıktı bedenin gizlediği ruhlar. yavaş yavaş yüzeye çıkmaya niyetleyen. hamlığını atmak isteyen ruhlar.
hiç kavuşulm...
gözlerimiz bağlıydı ilk ses duyulduğunda
sessizce yürüdük insan haklarının ihlal edilişine
hızlanhızlanhızlanhızlanhızzz-
laaaan
solumdaki çarpıntı beden...
mavisel çığlığın içine çekildim birdenbire
şuursuz ağız yerini belle deyip kollarını kavuşturdu
yerini belledim avazım çıktığınca
henüz gömülmemiştim
yer...
kahve telvelerinde var edilemeyen yaşamı göz ardı edebilirdi. ne kıymetsiz durum. ancak susunca unutulan kırbaç. yaşamı uyutmayan kırbaç. sıkışmışlığını anım...
incecik salınımların gölgesinde dik, geniş merdivenler aradı ayaklarına. çıkılmasının mümkün olmadığı, fakat yürünmesi şart yokuşlar. eski kokan betonlar. ba...
suskunluğun kutlu saatleri fısıldadı karanlık evceğizine. merhameti içine çekti. kesik kesik alınan nefes gibi kaçmaları vardı, bir odadan diğerine. ayakları...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok