yeşil, mavi ve beyaz
belki bir tutam kahve
alabildiğine büyük top, adı dünya
kimseye gülmez, üzülmez de kimseye
ete kemiğe bürünse sanırsınız ayyaş
ne...
Kader penceresinden uzattı başını
belki kaçmak istedi, kalmak belki buralarda
bir lahza korkuları sardı onu, sarmaladı
taş oldular yoluna, kaçamadı
kalam...
Sigaramı yaktım ve ellerim cebimde yürümeye koyuldum. Soğuktan buz kesmişti her yanım fakat yürümek zorundaydım. Yoksa geç kalabilirdim.
Etrafı seyrediyord...
"Dünyanın sonuna doğmuşum
Ya da ölmüşüm de haberim yok
'İyi bilirdik' derler elbet ardımdan
Bundan büyük bir yalan yok"
“ellerim kanlı bıçaklı,
yüzüm özgürlüğüne hasret kalmış”
bu dünyada hepimiz insandık
kardeştik ya hani
bir şiirde buluşurdu yüreklerimiz
bir teknede tut...
"Düşmedi mi hâlâ cemre başına?
Geçmedi mi yağmurun ıslak kokusu?
Var mısın bu yolda, yanı başımda?
Yasla ruhunu bana, kır papatyası."
"çok yorgunum, beni bekleme kaptan
seyir defterimi başkası yazsın
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
beni o limana çıkaramazsın."
***
Güzel Yüzlü Şair'...
"Yağmurlu bir akşamüstü
Radyo açık, köprüdeydim
Derken bir anda fark ettim
Başka bir hayat yok ki"
başka bir hayat yok, her anınızı bunu unutmadan yaşam...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok