bugün seni dinliyorum
ellerim gelişken bir kenti
şarampol ediyor böylece
dişlerinden renk çalıyor
aydınlık bir mevsim
diğer yanda zorbalığa
uğruyor çiç...
zamanı yok yerine
bir embesile emanet
etmenin, gözle görülür
ayrıştırıcılığı ayağımı burkuyor
çünkü hangi yer
yatağında olursa olsun
göze alınamayacak
...
bugün korkmana rağmen
geldin benim
olduğum o eve
kendine rağmen oturdun
hissetmediğin bile o koltukta
ama zaman ya, geçer
bu -unutulur bilinç!
bir önc...
tanrım havva'nın dudakları
ne mükemmel! parlıyor
ayaklarımda parklar büyütüyor
topuklarımda yanlışlar
küflerimden kurtuluyorum
ve göğe tükürüyor kurnaz...
şimdi ne hakkında
bin tekrarla konuşmamız
gerekir ya da şirke
tanrı koşsam utanmadan
patlar mı göğüs kafesim
bu sokakları kaç defa
arşınlamam lazım gel...
zaman ya! senin için
geçse de durur
diğerlerinin kadranında
tertemiz gök kubben
boyanır kandan şaraplarla
tam kavrayacak ya da
kıvrandıracak iken gündü...
yüzük eskisi gibi
durmuyor serçe parmağımda
kalbim o kadar da mühim
bir şey var kadar çarpmıyor
aynı kentte sahil şeridi
boyunca düşlüyor
ve düşünüyoru...
bugün tekrar anladım
neden cenk ettiğimi onlarla
hangi sebepten yumruklarımı
gevşek tutmadığımı
çünkü her diş bir cam
kadar hak eder kırılmayı
her kula...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok