Gün erkenden kararırsa beni bulsunlar

Bana sorsunlar hal çaresini

Bır ışığım sönse de bendedir

Bu şehrin meydanlarını caddelerine iliştiren hüzün

Bende gayrı istikametler,

Hüsn, endam ve kametler.

Bir yüzü sevgi niyetler...

Ellerimderir.


Ben kimim diye soracak olursam ardıma toplanır çiçek leşleri

Soralım derler hep bir kokudan

Soralım ölümün diyetini mevsimlere

Çünkü biz de bitimi gördük derler

Derler,

Ben topraktanım, yüzüme sürülürler


Sabahımı kuytularda ederim,

Akşamımı gündüz gözünden kaçmadan

Bir ihtiyarın cahil öfkesi gibi bir eli yüreğinde

Bilmezden, anlamazdan sakal katılmamış öfkeyle


Ama sen kendini üstüme yazan haylaz çocuk

Çıraklık etmeye mevcut bulamazsın aşiyan ceplerimi

Yanımdan yürüme, kendini koruyamazsın.


Ölümü anlattım evvelerin sabahında

Herkes gibi salladın başını sen de

Yetimliğinden midir yoksa mühtezi yaka mı tutturdun derim de

Benden ne istersin desem

Korkarım kalan vaktini diyeceksin


Duydun ve bilirsin iştirakımı

Şimdi git o kahveye otur ölmemiş dayın gibi

Anla gözünden en hilebazını

Seç ve ürkütüp getir yanıma

Dövelim ensesinden dirseklerine

Huzurundan edelim ama yüzün gülsün isterim


Geri götürürken söyle hilebazın ahbaplarına,

Dönerken mahalle esnafına,

Seyyar satıcılara,

Polislere,

Meydanda Umut Camii imamına,

Gül sokak dört numarada henüz balkonda babama...


Gün erken kararırsa bana gelsinler,

Yesinler etimi ki bilmiyorum güneşin hallerini.