İstedim ve yoktu arasında sürüklenen şüphe.

Sürüklenen buğu

Doğrulanmaz, aykırı itişlerden sıyrılınca,

İnsanını hafifletince aydınlanan sokağımız

Telaşı yürür içimizde adım adım

düşerdik,

Sertliğine inanmadan

bunca kalabalığı taşıyan bir ağızdan ibarettin yalnızca

Yalnızdı kucak, yalnızdı lokma ve

Suskunum, aksi gerekmiyor hiç

Bir aralıktan sokağı görünce uyanmanın beşi

Kasıklar ve terk ediş,

Durmadan dövüşen iki sır gibi düşerdi aklımıza

Değil mi, birden sırt sırta verirdik biz

Ve duyulmazdı terden nefes bile artık

Bir beklenti sarmasın için odayı, sabahı ve ışıkları

Bazı örtülerin altında

altında senin

Suskunum, aksi söylenmiyor hiç.


Döndüm ve kımıldadı uyku yerinden

Bu gölgem gibi olağandı.


Beni hiç duymadığım bir cümleyle uyandıran uzun düşünmelerin

Gecelerin de bir yakınlığı vardı,

Yalan değil, o yaşlarda her şey önce telaş

Ardından ışıltı ve korkuyla sarardı ruhumu

Ben onları giyinip giyinip boğazıma kadar,

Kesiğe kadar

hep soyundum bir zaman sonra

Bir zaman sonrası ellerim de beyazlığıyla anılmadı

odalara hatırlatmam gerekirdi

Gerekirdi çatlağın varlığını kanıtlamak

ve o renkli halkaları

parmağıma bir takıp

bir çıkartarak

oyalandım



Dünüm sorulmadıkça yokluğa devrilen

Çoktan anlatılmış ve etkisi yavaş yavaş sönen bir hikaye.

Adın hiç anılmadı bir ayıp gibi sonra

Bir sus gibi gelmedi dilimden, dağılmadı

O uzun bakmalar yerini kucağa bırakmasın istediler

Cansızdım eminim, başka bir güne çoktan uyanmıştım

Başka hikayelere dokunmadan

günler eklenip birbirine uçlarından

Sokak aydınlanınca karşımda, inadına

Ben, çabasız düşen yemişler gibi dağılırdım kırık.

Dağılırdım senin

Başımı omzumdan kurtarsın bir ufak rüzgar için

ellerim uzağa küskün

ellerim çatırdayan yanlarımla bütün oluncaya dek

ulansın



İncinmek

bir nakış gibi içten ve süratle

yaslanmak dedim, silmek gövdelerden sırtımı

Bu bir sürçmeden dolayı kesintisiz

Sevgisi ödünç ellerimden yolunmak

Sus. sedefe benzemesin alnın

Kabuğunu kırmasın ağrı

Bugün yüzüme birkaç saniye

Aslında ne olduğuma birkaç saniye bakılmaksızın

Büzdün söylentiyi

şimdi siyahı gözlerime eken her neyse uyansın

ki yaklaşsın telaş böyle

bir tüy kadar yokluğa ulaşınca canım

O kasıklar ve haykırış

ve haykırış yani

aklımı sarmaşık gibi sarardı



Çatlak yayıldıkça boynumdan, kıtaları birbirinden

Dünyayı bildiğimden ayıran çatlak

İki görünmez kapıdan, sanki neşeyle geçtim

Sanki diyorum ve ardından uzun, duraksız nefesler alıp

Anlıyorum, işte bu tenha

Yanlış yollardan dönüyorum eve

döndükçe uzaklaşıp bilmekten ve hiç

Kalmıyor kendime sinmişliğim bile


Bir trenle yeraltına indiğimde


Tüneller o gece gibi doyumsuz alıyor beni

Adımların okşadığı bir derinliğe

Kızışıyor ortalık

Geride aydınlanmayı bekleyen sokak,

Gündüzü atlanmış döngüler kalıyor ve

ufak ufak

izleri silmeye çalışırken üstümden

Kalbim defne yerine bir nilüferse, şaşkınsam

açıldıkça ağzı çatlağın

su öylece yürüyorsa yanımdan

Yetmiyor yumuşaklığım

Beklebeni, unutbeni sarıp

Başladım ve bitirdim arasında dur ki

Yaşanmışa perde çekiyor aydınlığın



Kızışır kızışır kızışır ortalık. yalnız yol kalır geriye

Tanı ve toprağı ayırmaya yetmez gözlerim ve bir tökezler

İkincide yerin dibine dek atlarım

İşte dibe tırmanmak ve göğe düşmek gibi gelir bana

Geriye koşunca varamam

Beni susunca dinlemen için,

Kızışır birden ortalık

Ve çıktığım odaların çokluğunda

Ve göl olurken kuruyan ağzım,

O sokaklarda bir gece daha kalamam

Bu bataklık bir yeşim olup yerini bulduğunda

Kıvrılmadığından saçlarım ve

Kıvrılmadığından sarıca

ki sarı en uzağımdır kesintisiz

Sorarsam yeryüzüne lanetmişim gibi gülecek

Ve camı buğudan söküp gideceksin

Hayır,

Dökülmeye devam eden o lekesin bir de

sonsuz tutkusuyla izlemenin

Aldım ve tüm beyazlığıyla bıraktım kalanları

bıraktım kırık

Gitmeye hazırlanır gibi halsiz

Başlı başına uykuyum, yumgözlerini

Bir bardağı ötekiyle

Bir yatağı bütün tersliğimle doldurduğum zaman,

Güzelmişim değil mi, bugün bakılmıyor


dilime dolanıyor mu beynim

dokunuyor belki dilime.


Ziller ve rüyalar, rüyalar

Müzik kesilince duyulan sarsıntı

Geldim ve gittim arasında küf tutuyor yolların

İyi darbeler dokundur kalbinden gelen

Zahmeti yok bunların, beni tanı

Unuttuğumda bir kabusun içimde büyüttüğü

O durgun kasırgayı

Başımı omzuma küstürdüm de

Bir kez ışıyan aya, bir kez kucağıma düşen sayfaya yazdım onu

Yeni bir çentik yarat tanımsız

beni kıskıvrak aldığında acın

Söylenir ki

Her yerimde yapışkan su

her susta bilenen bir el saklı



Örtünün altında, yatağın ve sıcağın altında

Bir el ki

bazı dokunuşların altında

tam çatırdamaya başladığımda

beni tanı

yüzüm çakıl taşları

ve her yerde rastlanır.


Duydun mu?


Uyandım sanırım

Başkası olarak

Toz ve kül, hatta iz dedim bir zamanlar

Beni son sürat ezsinler

Beni uzuvlarımdan eksiltip

belki en anlamlı yerlerimle süründürsün onlar

Kuşkusuz bahar dalı gibi

Beni hızla kırsın rüzgarın, elimde değil

Uzuyorum

Uzamalı ve incelmeden

Ben issyanları karıştırmıyorum, kime dönsem kızarıp kalıyor

Kime dönsem elinde bir ip, biraz öpüşle bekliyor işte

Dağlanıyorum, kısık söylenen sözle

ya sen, esmerliğin kirisin deyip

ve dünün

Kısık bir sözün, içimi delip geçiyor

Katmanlara inanıyorum ve toprağa da

sus. derimin altında sabırsız bir volkan

Bu ip ne için

söyletmezsen üstelik

çabuk. hızlı, hemen.

Kimseye döndürmeyeceksen aklını başka

Öpüşleri seçiyorum ve kızılcığı da


Yankısı, yankısı, yankısı beynimin.

Çok boynuzlu bir resmin burgusu.



Çatırdıyor otları soluk

Dün ovaymışım, hediyesi bir geyik

Bir geyik ki

Bugün koşulmuyor

Bu kadar eşelenmesem kalır mıydık

böyle yolunmasam

Sızarak tüm parmak uçlarımdan anısı

Erken açmış olmanın ve süzülmenin

Benim sıram gelmeyecek, yüzüm kırık olmanınsa

Kızma vakti, ısslanmayan ağıza bir kez

Uslanmayan çarklarına kalbimin

devirme vakti.


kopmuştum bunu gör/dündü.



Bilinmez hangi inancın peşinde

Sevimli suçlardan, geç vakitlerden oluşan

Belki yerim o sokaktı, rengim siyah

Büyür büyür bir uru taşırdım

Büyür devleşince huysuzluğum

Aklımda hep ince ince yürüyen su ve

Erken inerdi akşam, çok erken inerdi

Bir pencerem eksikti dünden

Durgun bir cümleyi içimden yüz kere tekrarlayarak

Deli ederdim,

Akşamlar beni yorgan gibi karşılardı ağır

Karşılardı ayaz

Biraz basit kesirle hallederdim işlerimi

Bu sanmam ki değişir, şimdi eksikse bir penceremiz

Onca bakış artacaktır yarına

Alışınca, sofranın ötesindeki çıplaklığa

Ve sessiz işte sessiz inen uykuya

Daha beni sarsacaktı bu incinen sıcak.



Kopmuştum,

Yapraklanır gibi açılan kollardan

Bunu bir bakır halkadan ör/dündü.



İtilmiş hep mutluluklar, tenha da duruyor üzerimde

Zorluyorum düpedüz o cümleyi

sen bir şeylerin bekleyenisin deyip

Ellerimden tutup kalabalık bahçeleri gösteriyorum

Bir küçük gibi çekiştirerek

Gel, korkusuzsan

Yemişleri ve belki olgunlaşmadan koparılan

meyve olmanın unutulan yasını

Anlayacaksan, gel

anlatıyorum

Çok manalı bakışlar atarak etrafa,

içimden belki yüz defa çağırdığımda

içimde hep yüz defa pişman

Yatışıyorum

Yüzüm eğri olmanın acısı

Çok yukarıdan bakılan her şey gibi

Çirkini okşayan eller gibi

Karışıyorum kusursuz

Ne olduğuma bir anlayış borçluyum

Yani aslında ne olduğuma

Dokuyu kiminle kızılkez bozduğuma.



Kasıklar, haykırış ve sokaktan

Beynimin sonsuz yankısını duymaktan

Güzelmişim zamansız,

Bu camdan cama gezen bir söylenti

Bu aynaları sendeleten yalan

Kaldırımlardan ve yerlerden yapılan

Sertliğe,

düşmekten yapılan sertliğe,

katmanlara inanıyorum, o aşılmaz katmanlar

Vardım ve gittimden sonra kasılıp

Dahası yalınlaşıyor

Kızışıyor altımızda yollar.



nilüferler ki nilüferlere benzedi sonunda,

çatlayan bir suyu kendinden ayırınca



Şimdi sustur o zilleri rüyasız

Büyük şapkalı yığınlardan taksiye uzanan ellerin

Uzanan buğu senin

dünya arasından süzülmeli bunların

dünya şeffaf bir inancın gölgesinde

Nefes alır gibi olağandır bunu yapınca

Geçitleri sararak canım, süratle

Beni tanı,

Ne olduğuma bakılacak sanma telaştan

Çelikler, çelikler karşılayınca kalbimi

Birini seç diyeceksin de

Susup kızılcığı dinleyeceğim

Ben uyumazken ben

örtüler altında sallanınca boşluk örtüler

İşte o zaman yaşanacak ne varsa

o zaman evinde boğulacak nilüfer

Beklesin acı

Devamsız doğum, yutulmak tüm bunların olağanıysa.