bir ruh çekiyor beni kendi çocukluğuna

orada ormanlar, karacalar

ve "tüfenkler" var

yemyeşili en,

                     bütün sabahların.

bir bakir oğlan gibi dolaşıyorum

genelevleri, ayakları

                                   ve en esmer kadınların

rüzgardan titreyen yerlerini.

göğüslerine gömdükleri o mor tülbentler

saçılıyor;

yeisle ve kahırla.

hani nerede müzik,

                                 hangi -kabare- açacak

gülümsemenin siyasi perdesini?

gülmek:

en çok tokken

en çok öpüşürken.

ayakları, dirsekleri ve alınları sırılsıklam babalar

benim en öfkeli, en tatminkar halim.

bir çıplaklık dolanıyor parmak uçlarında

-marş sesleri ve rotorlar,

                                          ah uygun adım yürümek; parmak uçlarında-

bir çıplaklık, olmazların en olmazı

beni dansa kaldırıyor, göğüs kafesinde.

boğuyor beni, gölgelerin koyuluğunda.

ikinci adım çağırıyor,

zira yüzümden daha bilinmez ikinci adım

kendimde gizlediğim onca şey

taşıyor dudaklarımdan, memelerine.

gözlerin ışık saçar;

                                 sen halka ağlarken.

gözlerinden başlarsın soyunmaya

ağlamanın ardı intikam, öfke.

sevgilim:

bu şiir homurdanmadan,

hiç gizlenmeden

öyle aleni, öyle açık

sana

        ve esmer saçlarına yazılmıştır.