*


Yirmi sekizinci kez alıyorum aynı soluğu

Gün aynı yerinden batıyor, sesler aynı tiz, gölgeler aynı boğuk

Aynı anlamaz bakışı tanıyorum yirmi sekizinci kez

Kırılgan yorgunluğumu ayyuka çıkarıyor bir şeyler

Yaşlanıyorum ama tanıyamıyorum yeni bir hissi son ses


Her şey kısık, her şey seyrek

İyi insanların kısık sesle yaşadığı bir coğrafya burası

Kötülerin, öyle kafasına göre

Düşünüyorum öyleyse neyim

Mağdurum elbet


Bir tebessümü aynı yerinden kaç kez ıskalar bir insan

Kaç kez aynı çabanın şiirini yazar

Hesabını tuttuğum mutsuzluk,

Gırtlağıma takılıyor tam yirmi sekizinci kez


Aynı kişi değilim ama aynı yerdeyim

Sabit kalarak değişmek ölümden biraz iyi

Çocukluğum yabancısı bakışlarımın

Aynı göğün altında eziliyorum, tam yirmi sekizinci kez

Bir sigara daha sönecek şimdi

Bir dalga daha vuracak kıyıya

Etraf kalabalık, ben o kalabalıktan değilim

Seyrediyorum, anlamıyorum

Onları anlamak için kendimi duymamam gerek


Hoş bir seda çınlıyor içimde

Paylaşmak gereklidir diyor

Ama neyi ama kiminle

Anlaşılmayı geçtim, dinlenilmeye de tav olacağım artık


Damarlarımdan aynı kanın çağladığı, yirmi sekizinci haziran bu

Suların aynı renk aktığı, dalgaların aynı kayaları dövdüğü yirmi sekizinci yaz

Değişmemeye ısrarlı dünya, her şey aynı yerinde

Yerler biraz daha kirli yalnız


Sıralamada bir değişiklik yok hala

İnsan değişmeye derisinden başlıyorsa orada eksik bir şeyler var demektir


Ellerim tütün kokuyor, ellerimin tütün koktuğu beşinci yaz bu

Yirmi sekizden beş çıkınca pek bir şey kalmıyor bu hesaba göre

Şaşkınlığım kendime, makul insanlar sigaraya on sekizinde başlıyor

Umut, çok değil, bir telefon sesi kadar uzağımızda

Çağdan nefret etsek de ayak uydurmaya gecikmedik hiç birimiz

Ayak uydurduğum şeylerde bir terslik var, bir dengesizlik, bir şeyler mütemadiyen noksan

Tam yirmi sekiz yıldır

Neye dokunduysam, neyden uzak kaldıysam

Ayaklarım hep basamadığı yerleri özlüyor

Kimileri inanmaktan, kimileri inanamamaktan hasta

Kendine şaşırmayan kalmasın, son otobüs kaçıyor


**


Kendimin yoldaşıyım, kendimin düşmanı,

Araba düz gidiyor ama uyudu uyuyacak direksiyonu tutan sürücü

Alıp başını giden de benim, zincirlerine bir kilit daha ekleyen de

Yükselen es geçmemeli yaşayacağı düşüşü


Bir şeyler karalamışım, bilmiyorum tam kaç yıl önce:

92 yazında, hüzünlü bir kadın,

derin bir yalnızlık doğurdu

sonra büyüdü yalnızlık,

kocaman adam oldu


Eskiden daha derinden saçmalardım

Şimdiki saçmalıklarım daha derli toplu

İnsan büyüyerek yıkılıyor

Galiba

Boyu bosu devrilmiyor yeterli uzunluğa erişmediyse


Bir adam görüyorum aynadan

İçinde adam olmanın yanılgısı

İçinde büyümenin yıkıntısı

İçinde azalan bir çocukluk

Kimleyse, neredeyse, nasılsa

Tam yirmi sekiz yıldır

Dolduramamış içindeki boşluğu


**


Zamanın hepimizle oynadığı bir kumar

Hileli olan zar değil, oyunun kendisi

Duyan birileri olacak mı bilmem

Ama orası neresi, burası bir duvar


Yılgınlık yok değil, yeterince yorucu soluğu diri tutmak

Hem Korkmazgil'i de çok üzmediler mi

Öfkesi olmayanı, nasıl insan sayalım ki şimdi

Yeterli görmek cehaletin en büyük göstergesi


Bir gün,

Yeterince kaybedersek kazanırız belki