Gırtlağımdan göğe kanatsız
Serçeler uçuyor
Dağların sarp serinliğine bir çığlık iniyor
Serçeyi nasıl bilirdiniz!
Bembeyaz, ak pak, pir şalı gibi
...
Göğsünü dolunaya çevirirdi o gece sonrası bekleyiş. Sobada çıtırlı sesler odanın her yerine dağıldı. Zifiriydi. İçinde kavrulan ateş tavana yalanıp duruyordu...
Ademlerden Havvalara Havvalardan çamurlara dizgin seyrek yağmurlara
Omurgasına nur üflemiş kadınlara
Hikayem herkesedir
Bilhassa suratında kan pençesi ola...
Şimdi indik şehrin kavil ruhuna
O zaman ne olmuş?
Yalancının mumuyla bu kubbe yatsıya kadar yatmış
Biteviye bir yalnızlık sırtında kamçılanmış kamçılanmış...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok