Sevemezdim acıyı
Değerini bildiğim gibiler
Bir lavanta var aklımda o kadar canlı o kadar sahte
Kokusunu bildiğim günler
Ve adamın bir avucunda toprak
İk...
Yorgun akşamların saklı çocuğu
Ne iç çekmeler vardır dönüşlerde
Yolların sonu hep hüzünlü değil
Yolu yaşayanlara
Yol üstünde bir durak
Hiç inmedin, düşm...
Ölüme yaklaşırken anlamsız şeylere gülüyor insan
Allah biliyor ya işi gereği
Günde kaç kedi ölüyor
Kötü kurgu ve kendine katlanan Şam çeliği
Gibi desen a...
Yüce misin tanrım yoksa kompleksli bir cüce mi?
Kovsi'ye göre çatlak emekli albayın tekisin
Karşı komşusu bay boyudevrilesi gibi
beş numara dereceli göz...
Su yüzüne çıkmaya yüzü olmayan cenazelerin yanından bildiriyorum
Umurumda olan şeyleri listeledim
Bugün doğdum sayılır belki
Ben ki istediğim bir şey yok
...
Anlamak yaraları kanıyor göğün yüzünde
İnsanlar aşağıdan izliyor, ne ilginç şey
Eski bir mollanın defterinde görmüştüm
Bazı sayfaları kanla yıkarlar
Seni...
Kalacak yerimiz olmasın ne olur,
Yatmaz mıyız sokaklarda, banklarda
Meyhane masalarına sızmaz mıyız
İki duble rakı, biraz kalamar
Üstüne de birayla cila...
Yaşadığım boşluktan sesleniyorum yukarı
Çırpındıkça daha aşağılara düşüyorum
Ve arkadaşım oldu çoktan toz toprak
Canım da acımaz hiç
Sor bakalım
Canımı...
Geçiyorum toprak kokulu tünelden,
Tünel ki saydam ruhların teveccühü.
Benzemekte bıraktıklarım arkamdakilere,
Beniz'im ermekte hakikatin farkına.
Zincir ...
İç Anadolu'da sadece bahar ayları yaşanıyormuş
Çünkü çatıların camları ile yeraltı otoparkları aynı üçgen pencerelere sahip
Bu yüzdendir vatan haini, vatan...
Yıllardır altında beklediğim bu ağaca hiç kafamı kaldırıp bakmamıştım. Çok mu mutluydum da aklıma gelmemişti? Aslına bakarsanız yukarısıyla da etrafımla da i...
Yazmak, her şeyi hemen yazmak istiyorum. Biraz hislensem atasım geliyor dışarı. İçimde dursa büyür, büyür, bana yer kalmaz. Oysa yazmak çok güzel. Aklımdan g...
Zamansız ve kördür düşünceler
Yersiz kaldı belki söylenenler
Hiç görmeden önünü arkasını
Kaç yara eder bu gidişler
Kurtarmaya kalmadı hevesim
Yarına bu...
Herkes kendi labirentine doğar
Ama dünya herkese eşit döner
Döndükçe kimini mazlum
Kimini zengin eder
Herkes hayata merhaba der
Zâlimi, mazlumu
Zâlime ...
Yaşama cüretini aldı elimden bu dünya
Yalnız eskimenin ezberi kaldı gözlerimde
Kuru bir çiçeği koklar gibi kokluyorum yarını
Taze bir yara gibi saklanıyor...
Ne istediğimizi bilmenin binbir maddeli listelerini araştırdık hep. Ya yaşadıkça istediklerimiz değişiyorsa ve biz onlara yetişemiyorsak, ne olacak? Hiç yaka...
İnsanları umursamayı bıraktığımız, herkesten vazgeçtiğimiz bir nokta var. Bu noktaya çok hızlı gelmiş olmanın hissizliğini yaşıyorum. Neleri kaybettiğimi düş...
Ben bu yolları ellerim yarılmadan aştım.
Ekmeğimi ellerimle seçtim.
Bir de burjuva(!) bir zevkle tam buğday ekmeği alıvermişim.
İşin aslı beyaz un karnımı...
Bir yarışmadaysak pes ederiz veya bir sınavı kazanamıyorsak belki. Peki hayattan pes ettiniz mi hiç? Ya da şöyle sormak lazım hayattan pes edebilir miyiz biz...
Dar ağacındayım
Ertelenmiş içsel bir mahkeme kırdı kalemi
Hayat kadar pahalı bir gerdanlık giydim
Nefes almayı zahmetli kılan
Ölüyorum!
Ha...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok