Rızabey, Yılmaz Erbek, Barış Sitesi,
Doğanlar
Yuvarlak masaların etrafına toplanmış,
Şık takım elbiseli, büyük(!) adamlar.
Sıradaki mucizenin kim olacağı...
Yollar olmalı sonsuz, sonsuz duraklar boyu uyku.
Kimse dokunmasın, yanmamalı stop.
Her bir virajda ayrı bir sorgu.
Gözlerime bak, tanırsın.
Biziz aynı yo...
Musa'ya bahşedilen denizi ortadan ikiye ayırmak.
İbrahim'in mucizesi, ateşlerin içinde yanmamak.
İnsanın tüm kudreti bir eylemde saklı, Unutmak.
Tanrı ben...
Çok çetin bir zemheri.
Telaşlı bir yangın yeri.
Insanlar kaçışmakta bir öte bir beri.
Toplanmış, hararetli konuşmakta,
Aydınlar.
Tıklım tıklım bir tören...
Yüzünde acı tebessümü ile bir ölü düşün.
Koşar adım gitmekteyim peşinden, bir ölü düşün.
Tam ortasında kalsam da nafile, bir ayazın
Ya da bir çocuğun yana...
Çetin bir bakışın, afili bir duruşun,
Altıpatlarında tam dört kurşun sahibi kovboyun,
Dudaklarından dökülenlere ortak olmuşum.
"Son duamı ediyorum"
Haykı...
Anlamıyorlar.
Anlamı yoruyorlar.
Anlamı yoğurdukça altında kalıyorlar bu keşmekeşin...
"Keşke bir keşin beylik lafları olsam" dileğim.
Sabaha, bir zerre...
Çocuktum.
Birkaç mahalle ötesi bana huduttu.
Büyüdüm.
Ayaklarım, yürüyebildiğince yol tuttu.
Maceradan maceraya koşan Macellan'dım.
Olduğum yerde dönüp ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok