ibrahim’in kabe’de putları yıktığı gibi
bir bir yıkıyorum karşımdaki duvarları
birkaç kendini bilmez tarafından
kurulmuş olan düzenin ahmak bilginliğini
...
Yalnızlık yaradana mahsustur derdi babam, on üç yaşında yuvasından alıp başını giderken bu düşünceyle yola çıktığını yirmi bir yaşımın ortalarında fark etmiş...
hatırla, yüz yıl önce edilmiş yeminleri
boynuna çekilmiş kılıcı göğsüyle sindireni
varlığın topraktansa kanla yazılmış kaderi
yarın şafakla okunur yurdumu...
yarın yanında olmayacağını bildiğin birinin
ayağına diken batmasın diye temennide bulundunuz mu hiç?
ben zaten hak etmiyordum onu dediğiniz bir oldu mu dah...
kendini hapsettiğin bu modern zindandan son mektubun çocukluğuna
keskin ve soğuk bakışlarının
mevzubahis olduğu masalara
uzaktan son gülüşün yüreğinle
p...
öyle bir yerlerde eksik kalmış,
hiç yaşamamış gibi bakma
gülümse kameralara
yaşanmış bütün acılarına,
avcında kalan tüm ihtimallere
gülümse
cisimler...
sevdiğim her şeyden koparıldığım gün dünya üzerinde sadece bedenim kalmış, bir amaç aradığım bu dünya güneşin batıp doğmasıyla yok olmuş… şimdi anlıyorum dah...
her sabah uyanmak istemezdim
beynim her gece uyanmamak istememi anlıyor olacak ki
uyumak için durmak istemezdi
bir devrim başlattım bir gece kalbimde
bü...
insan bir sebep arar
haklı olduğundan emin olmak için
sebep bir çıkmaz yaratır
haklı olduğunu anlarsa
haksız olduğu ortadadır
haksız olduğunu anlarsa
h...
ben düzeltmeye çalışırken hayatımı
yani aklım başıma erdiği zamandan beri
kim olduğumu sordum aynanın karşısında
gözlerimin içinde sallanan adama
yönel...
isterdim ki neşeyle yazılsın şiirlerim
bin asır önce yaşanmışlardan
bin asır sonraya ışık tutarak
yaşamın tekdüzeliğinden uzak
hiç bestelenmemiş şarkılar...
süzülsün her ne hikmetse gözlerim üzerinden
unutsun zihnin okunan ilk ezanla ismimin söylenişini
vaad ettiğim topraklar üzerine yemin olsun
gelecek bende ...
körelmiş kalemimin son yazgısı
yüreğimden süzülen bu kurumuş kan pıhtıları
acı ve ihanetle yıkanmış ruhumun
bir zeytin ağacının gölgesinde son uyuyuşu
g...
isterim ki
ben konuşunca sussun dünya
ağzımdan dökülen her bir kelime
bal süzgecinden geçip
işlesin insanların zihninin orta yerine
bugün söylediğim
bi...
vel leyli iza seca
batan yıldıza
ve batışıyla parlayan O yıldıza and olsun
ufkun çizgisini kızıla boyarken
her doğan günün heyecanıyla
yaşamaya dair b...
bin asır önce edilmiş yemin kadar kutsal,
ve bin asır sonraya ışık tutacak kadar parlak.
ölüm uykusuna dalan ruhumun son vasiyeti,
tütün dumanı kokan kefe...
Hava bugün ne kadar güzel demeye kalmadan bozmuştu. Gökten hiç duymadığım bir ses koptu peşine sesten hızlı iri taneli yağmur damlaları...
Şiddeti gittikç...
mis kokulu bir rüyadan uyansam
ve gözlerimi açtığım anda dikilse
yer yüzünde bulunan tüm gözler üzerime
kaderimin bir parçasının bu yaşam olup olmadığı ...
ben göğün yedi kat üstünde etrafında yedi gezegen olan bir yıldız olsaydım eğer
parlamazdım
çünkü parlamak için kendimi inandıracağım bir şey bulamazdım!
...
Gün ne kadar zifiriyse
Boynunu bükmüş sokak lambaları bir o kadar itaatkar ve parlak.
Yağmur hevesli,
Çise çise yol alır toprakla buluşmaya
Çiçekler mu...
ve şimdi sana dokunmaktansa
bir tuz yatağında
elimi keserim
ama yine de
sonsuza kadar oturup yarama bakamam ki
biliyorum çünkü
tıpkı bir dua gibi
be...
her şey bir yıldızın uzakta belirmesiyle başlar
yürek yağmurun toprağa düşmesiyle ıslanır
bir insan dünyada ilk kelimesiyle var olur
kuşlar kanatlarıyla s...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok