Kuru bir öksürüğün ardından gelen dumanlar
Ölünce beni kalemimden başka kim hatırlar
Her şey çabuk tükeniyor yakınlarda
Ne olacak halim? Anlaşılmayan b...
Kaç savaştan çıktım bilmiyorum
Ayaktayım diye güçlü değilim
Kaç kez kaybettim bilmiyorum
Gülüyorum diye mutlu değilim
Biliyorum, sunulmayacak hiçbir zama...
Severim Orhan Veli’yi
ve aynı yaştayız
Ölüm denilen o telaştayız başka başka günlerde
Biliyorum kuşlar uçacak gece
Gökyüzü rüştünü ispatlayacak
Kayaca...
küflenmiş küfürlerle
bir dağı tırmanıyoruz
içimize içimize.
kısılan kırılan yontulan yerlerimizden bağırıyoruz
lanetli bir çivinin yakarışı gibi!
Gene vurdum kendimi bana bir jeton daha
Kan, suyu hisseder ikisi de toprak kapta
Karın üstüne de bir şey yağarsa anca yetişir
Allah yerine “Tanrım”, afil...
Türk edebiyatında zihnini okumak istediğim iki yazardan birisi. Her bir satırında yeni şeyler öğreniyorum. Sanat, edebiyat, tarih, kültür doyumu asla sonlanm...
güçsüz düşen arzularla
bir yere bakınca ben
kangrenleşir, yerin ve sonra dünyanın anlamı
yükseklerinde seyrettim, alçaklarında yaşadım
ne ki her şey hay...
Ay indi suya...
Ben gecede asılı kaldım.
Yıldızlar uçuştu tepemde,
Bir bulutu çektim içime...
Ölenle öldüm,
Kalanla ne yapacağımı bilemedim.
Olmaz olsu...
Kilometrelerce ötede
Hoyrat bakışların, derin kesiklerin olduğu tepelerde
Akbabalar dadanır bedenlere
Bulutların üstünde, dünyanın kalbinde
Sert rüzga...
Mor salkımlı çiçeklerden güzel
Güneşli sabahlardan aydınlık
Gökyüzünden berraksın
İnsan sana bakmayıp da ne yapsın
Dilimin ucunda bir şiir
Gözlerimdeki...
Biz buradayız elimizde bir avuç çiçek,
dillerimizden hiç çıkmayan masum kanı,
kanlı tarihimizin içinde yatar,
bir kez daha akmasın diye o gözlerden yaş,
...
Önce bir damla yaş vardı
ve ardından tüm bir ömür aktı gözden.
Mutlu değildi kimse
ama hüzün de yoktu kalpte.
Akan yaşlar anlattı o anı.
Ümide bağladı...
Bir süredir aynı yerdeyim. Dün uyudum bir ara, aynı masada, aynı sandalyede ve aynı bedende. Değişen ne ? Hiçbir şey. Takvim yaprakları ne zaman durdu benim ...
Unutulmaya mahkumdur eskiler,
Unutamayan eskiciler...
Dört bir yana duyururlar aşklarını,
-Eskici,eskici eski mallar alınır!
Senin eşya diye baktığın der...
Gülümsemeyi öğretmişler ona
Nezaketi, konuşmayı öğretmişler
Yaşamayı da
Yanına gelse şöyle bir baksan
Sarılasın gelir bükük boynuna
Aldanırsın
Öyle iy...
Aslında iki kişiydi
Çarpılarak çoğaldılar
Issızlığa sarıldılar
Biri bir taş attı
Diğeri binlerce yarasayı
Ağzından saldı
Bir anda karıştılar
Fa...
Öyle bir renklilik var ki yüzünde
Gizemini taşıyor sanki hayatımın
Dönüp dönüp birdaha bakıyorum
Sürekli görecek, öğrenecek hisler doğuyor içimde.
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok