sırtımda taşıyorum yorgun bir akarsuyu
yosunlarını ayıklıyorum günahkârlığımın
dilim çekingen
toprağım ürkek
bulup buluşturup denizlere dökmek istiyor...
incindim pirim incindim
kırıldım... koptum... bir daha koptum
kaç yezit gecelerde küf bağladı umutlarım
aklım buruşuk
uykularım öksüz
bilincim oyuk
di...
içim sevmelere kapalı dışım kabahatli
gecenin iliklerine dek bastırıyorum
balta gibi kesen nefesimi,
uzunca bir suskunluğu kanatıyorum dudaklarımın nar'ı...
İnsan, hayata insan olarak gelmez. Beşer olarak gelir ve yaşadığı süre içerisinde kat ettiği yol onu insan olmaya namzet hale getirir. İnsan eder demiyorum, ...
Acıya rağmen yaşa. Belki de budur hayatın anlamı. Yegane anlamı olmasa da bir anlam da acı eşiğinden geçiyor olsa gerek. Onca acı beşiği, onca kan ve zulüm v...
sosyal statü pornosunun ve groupie’lerinin
peşine takılsaydı,
muhtemelen daha mutlu ve daha
renkli boşluklara sahip olacaktı.
aynı zamanda metrekaresi d...
sene yetmişler seksenler sanki
ellerimi yazıyorum duvarlara
tek cümlelik omurgamla
faşizme inat
omuz omuza!
devlet denen makine yüksek voltajda demokras...
Çocukluğumun 5 dakika daha sokakta kalası var.
Dizimin üstüne düşesi.
Yıldızlara şekiller düzesi.
Benimki ters soru işareti...
O ilk aşktan ayrılmaya...
1898’de İstanbul’da doğan, tıp fakültesinde eğitim alan ancak tamamlamadan Gazeteciliğe başlayan Faruk Nafiz Çamlıbel; Şarkın Sultanları, Dinle Neyden ve Gön...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok