Yavaş yavaş geçtim kalabalıkların arasından
bir deniz çarpması gibi çoğalta çoğalta geçen
geçtiği yeri
yavaş yavaş çıktım içimden. Dokundum
yavaş yavaş a...
Günlük kimlik ile tarihsel kimlik arasında kurulan ansal üretimdeki tercihi bir edebiyatçıyı toplum önünde hangi pozisyona iter? Üstelik, acaba edebiyatçı ne...
Seni bir boşluğa attım
gövdemi başka gövdeler bilmeyecek artık
boşluk sesi ol...
hoşluk sesi ol...
sonra dönüp üz beni.
*
Yüzüm yüzünü terk edeli kışt...
7 Aralık 2006
Babamın bavulu
Ölümünden iki yıl önce babam kendi yazıları, el yazmaları ve defterleriyle dolu küçük bir bavul verdi bana. Her zamanki şakacı...
Üzerimden yüz yıl geçti sevgilim
Ve ben bir elmaya karanfil bezemekle kaldım.
Y ü z y ı l geçti üzerimizden
Ve ben baş ucumda tanıdık bir kahırla
Oturup ...
sevgilim sabahın erkenini seviyor,
ben geceyi ve esmerliğini onun,
o dorukları seviyor, korkuyor bundan
ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
ona bir y...
Yalnızlığın evinde otururken
gelip kapımı çaldı 'Gece'
Ayı ve yıldızlarını göstererek
Dedi
Ben geldim, çık
ev bildiğin kör kuyulardan,
yaralarının der...
Rüzgarla bahar, yüzlerle umut
Böyle var, senin hep tarihli ellerin.
Baktıkça ölmez şeyler hatırlatır
Varlığı oluşturulmuş, doğurulmuştur ha bire
Ve bilir...
Biz, o insanların
Ciğerini görmüşüz.
Pırıl pırıl yetmemiş
Cıvıl cıvıl sövmüşüz.
Yürüüüüüü
Yemişiz şatafatını!
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok